"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şahs-ı manevîden nasıl helallik alınır?

Süleyman KÖSMENE
25 Haziran 2020, Perşembe
Hanım okuyucularımız: “Şahs-ı maneviden helallik almak nasıl olur? Hatadan dönen kardeşimize nasıl davranmamız lazım? Şahs-ı manevimizi incittiniz diye aramıza almayalım mı? Helallik aldıktan sonra alalım mı?”

Beni Tekrar Kardeşliğe Alır mısınız?

Mesmuatımıza göre, Ahmet Feyzi ağabey bir ara dindar siyasetçilerle birlikte hareket etmiş.

Fakat bilahare, yolun yol olmadığını fark edip onlardan ayrılarak dönüp şahs-ı maneviye tarziye verdiğini ve mütevazıane, “Beni tekrar kardeşliğe kabul eder misiniz?” dediğini o günleri yaşayan ağabeyler anlatırlar.

Bu bir fazilettir, büyüklüktür, Nur Talebeliğidir. Herkes hata yapar. Nur Talebesi de yapar! Ama Nur Talebesinin hatadan dönüşü bir başka güzeldir. Güzel olmalıdır!

Böyle nedamet, fazilet ve büyüklük gösteren ve tövbe eden bir Nur Talebesi, bu kadirşinas tutumuyla şahs-ı maneviden otomatik olarak helallik de almış demektir. Bir helallik törenine gerek yoktur. Böyle bir kişinin sırlarının ifşa edilmesi, hatalarının deşifre edilmesi doğru da olmaz. Hicap perdesinde hatalarını örtmek gerekir, mahcup etmekten kaçınmak gerekir.

Şahs-ı maneviye karşı “ahmak, taş, kaya, toprak, ağaç, camit, meyyit” olmamız lazım.

Eğer o kardeşimiz taş, camit ve meyyit ise zaten şahs-ı manevi onu atmamıştır.

Eğer taş, camit ve meyyit olamamışsa, yani onun da kendine göre bildikleri ve savundukları varsa, yani “şahs-ı manevi’nin görüşü şöyle, ama benim de kanaatlerim böyle” der ve kendini her fırsatta öne atmaya çalışırsa, o bir şahs-ı vahit olmuştur artık; şahs-ı manevi içinde istese de kalamaz. Özür dilese de kalamaz. Helallik alsa da kalamaz. Rahatsız olur. Belki kendi şahsiyetini öne çıkarmamak şartıyla, en fazla ders dinleyebilir..

Bu Çok Kolay!

Hazret-i Üstad’ın Zübeyir ağabeye dört iş birden verdiği bir gün, Zübeyir ağabey hangisini yapacağını şaşırıyor. Ceylan ağabeye:

“Ceylan kardeş! Ben herhalde Üstadın işini yapamayacağım” diyor. Ceylan da:

“Bu çok kolay! Üstadın işine kafanı karıştırma! Ne demişse onu yap! Gece 2’de dilekçe yazdırır ve ‘götür valiye ver’ derse, götür, valiye ver! “Sabah vereyim” dersen, aklını karıştırmış olursun! Kaybedersin.”

Bediüzzaman’ın, kulunç değneğini böyle bir Zübeyir’e vura vura, “Bu ahmak! Bu taş! Bu kaya! Bu ağaç! Bu toprak! Bu camit! Bu meyyit! Şaban bak! Bu hiç konuşmaz!” dediğini1 hiç düşündünüz mü?

Demek, şahs-ı manevi karşısında taş, camit, meyyit, ahmak kafa olmamız gerekiyor. Hiç konuşmamamız gerekiyor. Onu bunu hataları nedeniyle yargılamaktan kaçınmamız gerekiyor. Kendimize bakmamız gerekiyor!

Allah Rızası İçin Sus!

Biz çoğu zaman her işe kafamızı karıştırıyoruz ve yanlış ediyoruz. Kolayı zorlaştırıyoruz.

Oysa farklı şeyler düşünüyorsan bile, onları medar-ı niza yapma! Güven şahs-ı maneviye… Kolayı budur: Kafanı karıştırma! Sorumluluğu da, vebali de, yükünü de at şahs-ı maneviye… Yapabileceğini yap, rahat et! Dünyayı sen kurtaramazsın! Sana mahşerde yapabileceklerinden sorulur. Şahs-ı manevinin görüşünden ve duruşundan sana hesap gelmez. Korkma! Öyleyse illa da kendi indî görüşlerinin peşinden gitmek için kendini helak etme! Senin görüşlerin sana göre doğru da olsa, bu şahsî görüşlerin, seni şahs-ı maneviden tecrit edecekse, orada bir dur!

Yok, şahs-ı manevi yanlış düşünüyor dersen, eh sen bilirsin! Bu hısset-i nefis seni matrud eder!

Ha, görüşlerini tabiî ki açıklayacaksın. Tabii ki konuşacaksın! Şahs-ı manevi sana fikrini ne zaman sorarsa, ne zaman seninle meşveret ederse, o zaman dilediğin gibi açıkla!

O zamana kadar ise, Allah rızası için sus!

Öyleyse hatasını bilip susarak şahs-ı manevinin iradesine teslim olan bir kardeşimizi, bizim de kucaklamamız yiğitliktir. Ama hatasını bilmeyen, zor yola giren ve hiç durmadan kendini savunan birisi için, “Allah selamet versin!” demekten başka ne yapılabilir?

Allah cümlemize istikamet ve sebat nasip etsin. Âmin.

Dipnotlar:

1- Kaygusuz, İbrahim, Zübeyir, Gündüzalp, s. 148, 205, 206, 207

Okunma Sayısı: 5037
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Toygar

    25.6.2020 19:08:58

    "..Şahs-ı manevi sana fikrini ne zaman sorarsa, ne zaman seninle meşveret ederse, o zaman dilediğin gibi açıkla!... ........... Bu nasıl olacak? Merakımdan soruyorum. Kim ki bu şahs-ı manevi, bizimle meşveret etsin? Bir gariplik yok mu? "Sana söz verilene kadar sus" demekse bundaki mana, hiç alakası yok bunun Risale-i nurlardaki ölçülerle. Neredeymiş bu ölçü, hangi bahiste, sözde, lem'ada, lahikada geçiyormuş, gösterir misiniz? Muhatabım Üstad olsa, zaten sesimiz çıkmaz ama, kendini Üstad yerine koyup, meşveret edilmeyenler kastediliyorsa... Yazık oluyor şunca güzel yazıya.. :(

  • cahit Ünsal

    25.6.2020 17:03:27

    şahs-ı maneviden kastınızın ne olduğunu anlayamadım.Şahıs yaşıyorsa kendisinden helallık alınır, vefat etmişse sonuç allah-u tealaya kalmış olmaz mı?

  • Mustafa

    25.6.2020 14:55:39

    "Şahs-ı manevi sana fikrini ne zaman sorarsa, ne zaman seninle meşveret ederse, o zaman dilediğin gibi açıkla!" Şahs-ı manevinin fikir sorması meşveret edebilmesi nasıl mümkün? Eğer böyle fiiliyatları yapabiliyorsa kimdir bu şahs-ı manevi ? Ya bu sorunun cevabına birileri ben veya biz derlerse .. veya bu sorunun cevabı yoksa ... O zaman şahs-ı maneviye yüklediğiniz anlam karmaşasını izah eder misiniz ?

  • Emir demir

    25.6.2020 12:06:39

    Hocam üzülerek söylüyorum bu yazınızda katılmağım çok yerler var.Yaşadığımız tecrübelere binaen herkes üslubunca doğru gördüğü şeyleri söylemeli yanlışlara usulünce itiraz etmeli yoksa insanları hizmet deyip fedakarlık deyip kötüye kullananlar çıkabiliyor maalesef.Herkes üstad değil ki onun yanında meyyit olalım.Adam kendini birşey zannediyor abi görüyor hizmet deyip şahsi isteğini yaptırabiliyor.Hz Ömer in devri gibi olmalı,Ömer bozululursa eğri kılıçlarıyla onu düzeltecek birileri olmalı.yoksa bugün yaşanan acılar gibi çok mağduriyetler yaşanır.

  • Abdurrahman

    25.6.2020 09:46:48

    "Oysa farklı şeyler düşünüyorsan bile, onları medar-ı niza yapma! Güven şahs-ı maneviye… Kolayı budur: Kafanı karıştırma! Sorumluluğu da, vebali de, yükünü de at şahs-ı maneviye… Yapabileceğini yap, rahat et! Dünyayı sen kurtaramazsın! Sana mahşerde yapabileceklerinden sorulur. Şahs-ı manevinin görüşünden ve duruşundan sana hesap gelmez. Korkma! Öyleyse illa da kendi indî görüşlerinin peşinden gitmek için kendini helak etme! Senin görüşlerin sana göre doğru da olsa, bu şahsî görüşlerin, seni şahs-ı maneviden tecrit edecekse, orada bir dur! Yok, şahs-ı manevi yanlış düşünüyor dersen, eh sen bilirsin! Bu hısset-i nefis seni matrud eder!" Teşekkürler Sayın Süleyman Kösmene...

  • Ali R. Yardimoglu

    25.6.2020 08:53:08

    Evet, RN' da kimseye intikam yok, beser sasar, yere dusene vurulmaz, madem ayaga kalkana eski hali hatirlatilmaz, "....sahile, o sefineyi, firtinalardan kurtarip goturmeye calisan vazifelileriz......" S. N., Bz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı