Adıyaman’dan Mehmet Emin Deniz: Tesettür Risalesinde Üstad Hazretleri “seksen bin zattan ders aldım ki…” diyor. Bu zevat kimlerdir? Bu bölümün yorumu nasıldır?”
Seksen Bin Zat
İslam’da tesettür çok ciddi bir emirdir, edeptir, ardır, hayadır. Tesettürün karşısında açık saçıklık ise korkunç bir gevşemedir, vurdumduymazlıktır, faciadır. Bunların savsaklanacak yanı yoktur. Bunları önce bir teslim edelim.
Seksen bin sayısını çokluktan kinaye olarak alacağız. Çünkü tesettürü İslam ümmetinin bütün âlimleri teslim ediyor. Sayıları seksen bini, yüz bini, iki yüz bini geçer. Bediüzzaman Hazretleri de seksen bin zatı teyiden tesettür emrini tekrar gündemde tutuyor.1
Tesettürü kaldırmak gibi bir eblehlik, kanunlara da sığınmadan çağdaşlık algısıyla yapılıyor. Çünkü kanun yapılsa aksülamel yapar. Ters teper. Bunu zındıka komitesi biliyor. Bu nedenle çağdaşlık kılıfıyla işi zora sokmadan hallediyorlar.
Oysa bu bilindik bir haram modasıdır. Bunu Resulullah (asm) bin dört yüz sene öncesinden haber vermişti: “Ümmetimin son dönemlerinde giyimli fakat çıplak kadınlar olacaktır.”2 Buyuran Efendimiz (asm), uzunca bir diğer hadisinde, “Giyinmiş, çıplak kadınlar ki bunlar Allah’a itaatten dışarı çıkmışlardır. Bunlar, başkalarını da baştan çıkarırlar. Başları deve hörgücü gibidir.” buyurdular.”3
Elli Milyon Kuvvet
Barla’da Bediüzzaman Hazretleri sayılı talebeleriyle ders yaparken üzerindeki dayanılmaz baskı ve tahakkümlerin ardı arkası gelmiyordu. Hatta Üstad hazretleri bir gün, “Said elli bin nefer kuvvetindedir.” Dediklerini işitiyor. O zaman diyor ki:
“Ey bedbaht ehl-i dünya! Bütün kuvvetinizle dünyaya çalıştığınız halde, neden dünyanın işini dahi bilmiyorsunuz, divane gibi hükmediyorsunuz? Eğer korkunuz şahsımdan ise, elli bin nefer değil, belki bir nefer elli defa benden ziyade işler görebilir. Yani, odamın kapısında durup bana “Çıkmayacaksın” diyebilir.
Eğer korkunuz mesleğimden ve Kur’ân’a ait dellâllığımdan ve kuvve-i mâneviye-i imaniyeden ise, elli bin nefer değil, yanlışsınız, meslek itibarıyla elli milyon kuvvetindeyim, haberiniz olsun! Çünkü, Kur’ân-ı Hakîmin kuvvetiyle, sizin dinsizleriniz dahil olduğu halde bütün Avrupa’ya meydan okuyorum. Bütün neşrettiğim envâr-ı imaniye ile, onların fünun-u müsbete ve tabiat dedikleri muhkem kalelerini zir ü zeber etmişim. Onların en büyük dinsiz filozoflarını hayvandan aşağı düşürmüşüm. Dinsizleriniz dahi içinde bulunan bütün Avrupa toplansa, Allah’ın tevfikiyle, beni o mesleğimin bir meselesinden geri çeviremezler, inşaallah mağlûp edemezler.”4
Tesettür Fıtridir
Bu metinde geçen bir tek zatın elli bin nefer kuvvetinde gözükmesi de, “elli değil elli milyon” ifadesi de, İslam ümmetinin Kur’ân’ın hakaıkına yürekten bağlılığını gösteren çokluktan kinaye, ama gerçekle örtüşen rakamlardır. Bediüzzaman hazretlerinin savunduğu bütün değerler Kur’ân’ın öz malı olan İslam ümmetinin öz değerleridir.
Karşısındaki değersiz iddialar da, tahakkümle, istibdatla ayakta duran zavallı çığırtkanlıklardır. Tesettür bunlardan sadece biridir. Yirmi Dördüncü Lem’a tesettür meselesi için yazılmış ve tesettürün kadınlar için anne şefkati kadar fıtrî bir emir olduğu işlenmiştir.
Dipnotlar:
1- Lem’alar, s. 321., 2- Ahmed b. Hanbel, II, 223, 356, 440., 3- Müslim, Cennet 52, (2128)., 4- Tarihçe-i Hayat, s. 291.