Gezi Parkı eylemleri henüz nihayete ermedi.. Sulh ve selâmete derhal dönmemizi temenni ederken, yaşanan bu olaylardan herkesin bir ders çıkarması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu açıdan Gezi Parkı derslerinin kimlere ne gibi mesajlar verdiğini şöyle sıralamak mümkün:
İktidar ve destekçileri açısından Gezi Parkı:
İktidar olmak “her şeye gücü yetmek” anlamına gelmiyor, halk gücü her türlü iktidardan daha kuvvetlidir. Hiçbir iktidar sarsılmaz değildir. “Kararımız kesindir, oldu bitti” anlayışı demokrasilerde geçerli değildir. Hükümet sadece oy aldığı kitlenin değil, -balkon konuşmalarında söyledikleri gibi- bütün milletin hükümetidir, dolayısıyla onların da görüş ve düşüncelerini dikkate almak zorundadır. İnsanların hayat tarzlarına, kişisel hak ve özgürlüklerine her türlü müdahale tepki ile karşılanır. Halkın sesine kulak vermek gerekir. Eylemlere polis ile sert müdahalede bulunmak, inat edip üst perdeden açıklamalar yapmaya devam etmek, televizyon ve internet kanallarını kontrol altına alarak sansür uygulatmak, olayları yatıştırmak yerine daha da kızıştırıyor. İktidar destekçisi olmak saikiyle, polisin sert müdahalelerine destek vermek, bir gün o copların ve biber gazlarının size de yönelebileceği tehlikesini unutturmamalı. Bu arada bir iktidar, başka ülkelerin halk hareketlerine destek verirken, bir gün kendi ülkesinde de benzer kalkışmaların olabileceğini hatırından çıkarmamalıdır. Daha insan odaklı ve tabiatı korumaya yönelik şehirleşme şart, aksi durumlarda insanlar boğuluyor… Halk dediğimiz sadece partidaşlardan ibaret değildir… Partidaşlar haricindekiler çeteci, patates dininden, ayyaş bir grup çapulcu değildir.
Muhalefet ve muhalefet partilerini destekleyenler açısından Gezi Parkı:
İnsanların özgürlük, hak ve hukuk talepleri, siyasî emellere ve siyasî rant arzusuna yol açmamalı. İnsanlar kendi haklarını savunurken, marjinaller ve provokatörler tarafından bu haklı taleplerinin sabote edilmesini istemezler. Hak ve hukuk partiler üstü ve siyaset üstü bir konudur. Tabiat ve şehirler herkesin ortak malıdır ve tabiatı korumak herhangi bir siyasî partinin yahut grubun tekelinde değildir. İktidara muhalefet, hak, hukuk ve adalet ölçüleri içerisinde olduğu takdirde halktan da destek görür.
Provokatörler ve kışkırtıcı marjinaller açısından Gezi Parkı:
Türk halkı anarşi ve kaosa karşı alerjilidir, sesini yükseltir, hakkını arar, ancak bunun asla “halk devrimi”, “ihtilâl hareketi”, “isyan” gibi boyutlara taşınmasına razı olmaz… İktidarlara gereken mesajı verir ve asıl dersi sandığa saklar… Bu eylemlerden iktidarlar devşirmek, yahut mevcut iktidarları cebren devirmek hayalleri kuranların eli boş kalır.
Siyasallaşmış İslâm hareketleri açısından Gezi Parkı:
Dinin ve dine ait kuralların tepeden inme, üst perdeden, siyaset topuzu vasıtasıyla dayatılması, kabul ettirilmeye çalışılması doğru bir metot değildir. Bu yöntem, insanları İslâm’a yakınlaştırmak yerine onların daha şiddetli bir biçimde muhalif olmaya sürükler. Bununla da kalmayıp bütün dindarları da kendileri için bir tehlike olarak görürler. Demek ki doğru yöntem, İslâm’ın anlatılması, doğru ve güzel örneklerle ortaya konulması ve hayata hayat kılınması ve tatbik edilmesidir. Doğruluk ve dürüstlük ve doğru İslâm yorumu ile insanlar fevc fevc bu hakikate koşacaklardır.
Bütün Türkiye ve Dünya açısından Gezi Parkı:
Gerek Türkiye’de gerekse dünyada bahusus İslâm âleminde, artık insanların anlaması gereken bir şey var, o da hak ve hukuk taleplerinde müsbet neticeye ulaşmanın yegâne yolu müsbet harekettir. Aksi bütün yol ve eylemler menfi neticeler verir ve menfi yerlere çıkar… Ülkemizde de bu ve bunun gibi temel ilkelere sıkı sıkıya bağlı gruplar olduğundandır ki, bütün dünyada işe yarayan “devrim” kışkırtmaları Türkiye’de işe yaramayacaktır. Sulh, sükûn, emniyet, asayiş ve düzen her daim teminat altında kalacaktır.