"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kendine yazık etmiş

Umut YAVUZ
26 Mayıs 2013, Pazar
Bir yazar Peygamber Efendimize (asm) kötü sözler söylemiş... Kendine yazık etmiş. Peygamberimiz (asm) yaşarken de birçok hakarete ve kötü muameleye maruz kalmıştı… Hatta o yazarın isnad ettiği iftiraların benzerleriyle de Peygamberimizi (asm) itham etmişlerdi.

Ama O (asm), hiçbir zaman karşısındakilere aynıyla mukabele etmedi… O’na (asm) hakkıyla ümmet olma sevdasında olanlar da, o Nebiyy-i Masum’un yaptığı gibi yapıp, asla kötü söze aynıyla mukabele etmemelidir…
Kur’ân-ı Kerîm’de Allah (c.c.), Peygamber Efendimizi (asm) “âlemlere rahmet olarak irsal buyurduğunu” söyler… Bu sebeple de Peygamberimizden (asm) insanlığa yalnız ve yalnızca rahmet ve merhamet aksetmiştir… O’nun (asm) hayatında merhamet ve adaletten başka bir uygulama göremezsiniz…
Günümüzde bu tür olaylar yaşandığında aklıma hep Taif günü gelir… Hani o, Kâinat Güneşi’nin (asm) “hayatımın en kara günü” olarak nitelediği gün… Taif olayının yaşandığı günün içinde bulunduğu yıl da zaten “Hüzün Yılı’dır”… Aynı yıl içinde Hem Hz. Hatice (ra) validemiz, hem de Peygamberimizin (asm) hamisi Ebu Talib vefat etmişti… Mekke’de baskı, zulüm ve hakaretler üst düzeye çıkmıştı… Üstüne bir de Taif olayı yaşandı… Peygamberimiz (asm), yanına evlâtlığı Zeyd’i de alarak, Mekke’ye iki günlük mesafede bulunan Taif şehrine, yürüyerek gidiyordu… Taifliler, Sevgililer Sevgilisini tanıyamadı, anlayamadı… O’nu (asm) hiç hoş karşılamadılar… Orada 10 gün kaldı ancak umduğu sıcaklığı bulamadı.. Neticede ise Taif onu acı bir şekilde uğurlayacaktı… Taif’in serseri takımı Peygamberimizi (asm)  ve evlâtlığı Zeyd’i (ra) hakaret, tükürük ve taş yağmuru ile şehirden atmak istediler… Yolun her iki tarafını kuşatan talihsizler, hem hakaretler ediyor, hem de taşlıyorlardı… Siyer yazarları bu acı durumun 2-3 kilometre kadar sürdüğünü söyler… Taşlar yer yer Peygamberimize (asm), yer yer onu da korumaya çalışan Zeyd’e isabet ediyordu…
Peygamberimizin (asm) ayakları kan içinde kalmıştır… Zaman zaman sendeler, yürümekte zorlanır… Bu yol bir nev’î Via Dolorosa’dır… Acının, kederin yolu… Hani Kudüs’te bir başka rahmet Peygamberi Hz. İsa Aleyhisselâm’ı sözde çarmıha germek üzere yürüttükleri o talihsiz yol… Taif’in Via Dolorosa’sında yürüyen bu sefer Âlemlerin Sevgilisi Hz. Muhammed’dir (asm)… Acının yolu, ama bu Allah Rasulu’nun (asm) değil, O’nu (asm) anlamayan ve O’na (asm) bu zulmü reva görenlerin, Taiflilerin acısı ve kederidir…
Sonunda Taif’ten çıkılmış, bir bağ kenarında yaralar temizlenmektedir… Addas adındaki bir köle çıkagelir… Peygamberimize (asm) ve yanındakine üzüm ikram eder… Peygamberimizin (asm) Bismillah demesi, Addas’ı şaşırtır.. Daha önce hiç duymamıştır bu sözü… Âlemlere Rahmet olarak gönderilen o Peygamber (asm) ile bir sohbete girişen köle Addas neden sonra ellerine kapanır ve Müslüman olur… Köle Addas, kölelikten kurtulmuş ve yalnızca Allah’a kul olmuştur… Ve o da bir Peygamber Yıldızıdır artık…
Sonra yola devam edilir… Derken Cebrail görünür bulutlar arasından… Taif halkı açısından güzel haberler getirmemiştir… Allah’ın gazabı hazırda beklemekte, akibet Peygamberimizin (asm) iki dudağı arasındadır… “Ya Rasulallah” der, “Emredin Akşabeyn dağlarını Taiflilerin başına geçirteyim, onları helâk edeyim…”
Bu söz adeta Peygamberimizin (asm) zarif ruhunu ve merhametli kalbini titretmiştir… O kendisine hakaret, tükürük ve taşları reva gören Taifliler’e zerre miskal kırgın değildir… “Hayır” der bütün şefkatiyle… Sonra duâ buyurur… “Allâh’ım! Kuvvetimin zaafa uğradığını, çâresizliğimi, halk nazarında hor ve hakîr görülmemi Sana arz ediyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Eğer bana karşı gazaplı değilsen, çektiğim mihnet ve belâlara aldırmam! İlâhî! Sen kavmime hidâyet ver; onlar bilmiyorlar. İlâhî! Sen râzı oluncaya kadar affını diliyorum…”
İşte Âlemlere Rahmet Hazreti Peygamber’in (asm), kendisine edilen hakaretlere karşı tavrı bu şekildeydi…
Peygamberliğe, Peygamberimize (asm) inanmayan o yazar, bu anlatılanlara da inanmayabilir… Bu seçiminde alabildiğine hürdür…
Peygamberimiz (asm) kendisine yapılan bu hakareti cezalandırmamış, duâ ve şefkat ile karşılık göstermiştir… Zaten cezaya da gerek yoktur… En büyük ceza Sevgililer Sevgilisi’ni (asm) anlamamak ve ondan uzak bir iklimde yaşamaktır… En büyük mükafat da O’nun (asm) kuşatıcı iklimine dehalet etmektir…
Dilerim Peygamberimiz (asm), o yazara karşı ve kendisini anlamayan diğer herkese karşı da, “İlâhî! Sen onlara hidâyet ver; onlar bilmiyorlar.” diyerek duâ buyuruyordur…
Bize de bu duâya “amin” demekten başka bir şey düşmemektedir…

Okunma Sayısı: 2705
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ERDOĞAN KAPLAI

    26.5.2013 00:00:00

    SAYIN UMUT YAVUZ. o yazar denen herif peygamberimize inanmayabilir seçiminde hürdür. YALNIZ SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZE HAKARET EDEMEZ. böyle densizlere dinimiz ELİNLE. ELİNLE DÜZELTEMİYORSAN DİLİNLE ONUDA YAPAMIYORSAN KALBİLE BUĞUZ EDECEKSİN diye emretmektedir. Yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. ALLAH yardımcınız olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı