"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayat yolculuğu

Yasemin GÜLEÇYÜZ
10 Kasım 2021, Çarşamba
Peygamberimiz (asm) “Ben dünyada bir ağaç altında gölgelenip de bırakıp giden bir yolcu gibiyim” diyor.

Rabbimiz “Bizim sizi boş yere yarattığımızı ve bize dönmeyeceğinizi mi sandınız?” buyuruyor. (Mü’minun Sûresi, 115)

Evet, insan bu dünyada bir yolcudur. Ruhlar âleminden başlayan yolculuğu ana karnından çocukluktan gençlikten kabire, ebede uzanır.

Varlık âleminin en şereflisi olan insanın başıboş olması mümkün müdür? Bu dünyaya niye gelmiştir? Vazifesi nedir? Muhatap olduğu olayları nasıl değerlendirecektir? Yolculuğun sonunda ne olacaktır?

İlk insandan bu yana zihinleri meşgul eden bu sorulara peygamberler cevap vermişlerdir. 

Hatemül Enbiya olan Peygamberimiz (asm) kıyamete kadar bütün insanların zihnini kurcalayacak olan bu suallere en güzel cevabı vermiştir. 

İşaratü’l-İcaz isimli eserinde Bediüzzaman Said Nursî bunu çok güzel tasvir etmiştir:

YOLCULUĞUN MAKSADI: KABİLİYETLERİ GELİŞTİRMEK

“Benî-âdem, büyük bir kervan ve azîm bir kafile gibi mâzinin derelerinden gelip, vücut ve hayat sahrasında misafir olup, istikbalin yüksek dağlarına ve müzeyyen bağlarına müteveccihen kafile kafile müteselsilen yürümekte iken, kâinatın nazar-ı dikkatini celbetti: ‘Şu garib ve acip mahlûklar kimlerdir? Nereden geliyorlar? Nereye gidiyorlar?’ diye ahvallerini anlamak üzere hilkat hükûmeti, fenn-i hikmeti karşılarına çıkardı. 

Ve aralarında şöyle bir muhavere başladı:

“Hikmet: Nereden geliyorsunuz? Nereye gidiyorsunuz? Bu dünyada işiniz nedir? Reisiniz kimdir?”

“Bu suale, benî-âdem namına, emsali olan büyük peygamberler gibi, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm, nev’-i beşere vekâleten karşısına çıkarak, şöyle cevapta bulundu: Ey hikmet! Bu gördüğün insanlar, Sultan-ı Ezelî’nin kudretiyle yokluk karanlıklarından ziyadar varlık âlemine çıkarılan mahlûklardır. Sultan-ı Ezelî, bütün mevcudatı içinde biz insanları seçmiş ve emanet-i kübrâyı bize vermiştir. Biz haşir yoluyla saadet-i ebediyeye müteveccihen hareket etmekteyiz. Dünyadaki işimiz de o saadet-i ebediye yollarını temin etmekle, re’s-ül malımız olan istidatlarımızı nemalandırmaktır. Ve şu azîm insan kervanına, bundan sonra Sultan-ı Ezelî’den risalet vazifesiyle gelip riyaset eden benim. İşte o Sultan-ı Ezelî’nin risalet beratı olarak bana verdiği Kur’ân-ı Azîmüşşân elimdedir. Şüphen varsa al, oku!”

HÜLÂSA

İnsan yaşadıkça tahmin bile etmediği garip hadiselerle karşılaşıp, dersler alıyor. 

Ne zaman biteceği belli olmayan hayat  yolculuğunu çok iyi değerlendirmek, geçmişi geleceği düşünüp ona göre hareket etmek gerekiyor. 

Hz. Ali’nin (ra) ikazını unutmamalıyız: “Sonunda pişman olacağın bir işi niçin yaparsın?” 

Kısa hayat yolculuğunda Rabbimiz herkese bu hakikatleri hatırlatacak hayırlı yol arkadaşları nasip etsin... 

Okunma Sayısı: 2187
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı