"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

TCE: Bir ifsad projesi

Yasemin GÜLEÇYÜZ
17 Mayıs 2023, Çarşamba
Ülkemizde aile konusunda sıkça bahsedilen ve tartışılan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği-TCE” kavramı 2011 yılında İstanbul’da imzalanan “İstanbul Sözleşmesi” ile gündeme gelir.

Kamuoyundaki yoğun tepkiler karşısında on yıl sonra Cumhurbaşkanı Resmi Gazete’de de yayınlanan kararla 20 Mart 2021’de İstanbul Sözleşmesini fesheder. 

Fesih kararının iptali için Danıştay’da bir çok dava açılsa da neticede bu davalar reddedilmiştir. (Kaynak: www.aa.com.tr)

İstanbul Sözleşmesi feshedilse bile son yıllarda ülkemizde cinsiyet değiştirme ameliyatlarının artmaya başladığı medyaya da yansıyan bir bilgidir. Zira cinsiyet değiştirme işleminin hukuki alt yapısı çok önceden (1988) oluşturulmuştur. İstanbul Sözleşmesinin yürürlükte olduğu dönemde de bu konuda ciddi tahribatlar gerçekleşmiştir.

SÖZLEŞMENİN GEÇMİŞİ

İstanbul Sözleşmesi küresel bir projedir. Türkiye’nin “şerhsiz” imzaladığı bu sözleşmeyi 44 ülke imzalarken “şerh” koymuştur. Sözleşmenin bütün dünyada yaygınlaşması hedeflenmektedir. 

Bulgaristan, Macaristan, Rusya gibi ülkeler  sözleşme sonrasında 2011’de “uygulamalar yapımıza uygun değil” diyerek anlaşmadan çekilmişlerdir. 

Sözleşmede cinsiyetin toplumsal algısının toplumdan topluma, hatta dönemden döneme değişebileceği vurgulanmaktadır. Cinsiyeti ne olursa olsun hukuken her insan elbette eşittir. Bununla birlikte bu konuda maksat farklıdır. Cinsiyetlerin eşitlenmesi demek cinsiyetsizleştirmedir. Oysa ki, cinsiyet yaradılıştan gelen fıtrî bir durumdur. Topluma ve zamana göre cinsiyetin değişebilmesini savunmak ve bunu kabul ettirmeye çalışmak ise fıtrata yani yaratılışa müdahale etmek anlamına gelir…  

HÜLASA 

TCE, Bediüzzaman Hazretleri’nin Hanımlar Rehberi’nde “terbiye-i Kur’ânî, terbiye-i medeniye” kavramlarıyla anlattığı, “Mübarek hemşirelerimi ifsad eden komiteler kahrolsunlar!” dediği sayısız projelerden biridir! 

Bu tarz faaliyetleri “hürriyet” adı altında insanı aslında hayvanî hislerin esiri yapmaya çalışmaktadır.

Bu tür projelerin etkisiz hale gelmesi ise ancak her kalbe bir yasakçı yerleştiren helal daireyi keyfe kafi gören iman hakikatlerinin güçlendirilmesiyle mümkündür.

(Bizim Aile dergisinin Mayıs 2023 sayısından kısaltılarak alınmıştır)

Okunma Sayısı: 3189
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    17.5.2023 16:49:04

    "Rivayette var ki: "Fitne-i âhirzaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz." Bunun için, binüçyüz sene zarfında emr-i Peygamberîyle bütün ümmet o fitneden istiaze etmiş, azab-ı kabirden sonra مِنْ فِتْنَةِ الدَّجَّالِ وَ مِنْ فِتْنَةِ اٰخِرِ الزَّمَانِ vird-i ümmet olmuş. Allahu a'lem bissavab, bunun bir tevili şudur ki: O fitneler nefisleri kendilerine çeker, meftun eder. İnsanlar ihtiyarlarıyla, belki zevkle irtikâb ederler. Meselâ; Rusya'da hamamlarda kadın-erkek beraber çıplak girerler ve kadın kendi güzelliklerini göstermeğe fıtraten çok meyyal olmasından seve seve o fitneye atılır, baştan çıkar ve fıtraten cemalperest erkekler dahi, nefsine mağlub olup o ateşe sarhoşane bir sürur ile düşer, yanar. İşte dans ve tiyatro gibi o zamanın lehviyatları ve kebairleri ve bid'aları birer cazibedarlık ile pervane gibi nefisperestleri etrafına toplar, sersem eder. Yoksa cebr-i mutlak ile olsa ihtiyar kalmaz, günah dahi olmaz." Bediüzzaman Said Nursi, Şualar - 584

  • S.topuz

    17.5.2023 16:44:30

    ...."Hem Deccal'ın rejimine ve teşkil ettiği komitesine ve hükûmetine ait garib halleri ve dehşetli icraatı, onun şahsıyla münasebetdar rivayet edilmesi cihetiyle manası gizlenmiş. Meselâ: "O kadar kuvvetlidir ve devam eder; yalnız Hazret-i İsa (A.S.) onu öldürebilir, başka çare olamaz." rivayet edilmiş. Yani, onun mesleğini ve yırtıcı rejimini bozacak, öldürecek; ancak semavî ve ulvî, hâlis bir din İsevîlerde zuhur edecek ve hakikat-i Kur'aniyeye iktida ve ittihad eden bu İsevî dinidir ki, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın nüzulü ile o dinsiz meslek mahvolur ölür. Yoksa onun şahsı bir mikrop, bir nezle ile öldürülebilir."... Bediüzzaman Said Nursi, Şualar - 581

  • selim

    17.5.2023 16:11:58

    Değindiğiniz konu çeşitli boyutlarıyla gündemde tutulması ve tartışılması gereken bir konudur. Maalesef rasyonelite işlettirilemiyor. Bu tür makalelerin olumlu katkı sağlayacağını düşünüyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı