"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sürü ve itaat psikolojisi

Yasemin YAŞAR
10 Haziran 2023, Cumartesi
Son günlerde sokaklar kutlamaların, her türlü taşkınlıkların arenası olmuş durumda.

Gecenin ilerleyen saatlerine rağmen, zafer kazanma güdüsüyle hareket eden ve şehrin onca insanını hiçe sayan, ihtiyarı, hastası, bebeğini düşünmeyen kontrolsüz gruplar.

Adeta mizacı bozulmuş, neye güleceğini neye ağlayacağını bilmeye, uyuşmuş bir toplum manzarası ile karşı karşıyayız. Düşünmeden sadece hisleri ile hareket eden sürüler. Meselenin sosyolojik ve psikolojik tahlillerini, sosyologlara, psikologlara havale etmekle birlikte, kendi dünyama yansıyanları paylaşmak isterim.

Filozof Hannah Arendt, 1961 yılında, New York’da muhabir olarak çalıştığı esnada birçok Yahudi’yi öldürdüğü için suçlanan ve Kudüs’te yargılanan Adolf Eichmann davasına gözlemci olarak katılır. Arendt, “Hiçbir şey yaptıklarımızı düşünmekten daha önemli değildir.’’ sözüyle karar ve eylemlerimizde düşünmenin ne kadar önemli olduğunu vurgular. Arendt, düşünmeden karar vermenin ve eylemde bulunmanın, içimizdeki tüm şeytani güçlerin verebileceğinden daha çok zarar vereceğini belirtir. Bunu “kötülüğün sıradanlığı” şeklinde kavramsallaştıran Arendt, insanın düşünmediği zaman iyiyle kötüyü ayırt edemediğine işaret eder. Yargılanan Eichmann, kendini savunurken suçlu olmadığını, düşünmeden sadece kendine verilen emirlere itaat ettiğini söylerken sorgulamadan, eleştirmeden, sonuçları hesaplanmadan yapılan işlerin nasıl da kötülüğü sıradan bir hale getirdiğine işaret eder.

Düşünmek kavramı sadece yapmayı planladığımız konu, olay, şey üzerinde gerçekleştirilen bir eylem değildir. Düşünmek eylemini öncesi sonrası ve andaki bütün getiri ve götürüleriyle beraber düşünmek demektir. Düşünmek o yüzden iradi bir kavram olup insana hastır. Sadece an’a göre hareket etmek,

günü kurtarmak üzere adım atmak iradi değil ihtiyari bir meseledir. İhtiyar ise hayvanlarda, çocuklarda ve kafirlerde bulunur.

İşte düşünmek insana has iradi bir eylem olup geçmiş gelecek ve anı hesaba katarak yapılan bir zihin faaliyetidir. Konu sürü psikolojisi olduğunda, düşünmek eylemi iptal edilmiş olup, sadece hislerle hareket eden ihtiyari bir tercihten öte gitmeyen yığınların hareketidir.

Düşünen kişi, propagandası yapılanı ve yerine getirmesi isteneni sorgulayarak yaşayacak, gerçekliği ve tutarsızlıkları görebilecek, iyi şeklinde sunulan işlerin/emirlerin ne kadar kötü olduklarını anlayacak, kime ve neye hizmet ettiğinin farkında olacaktır.

İnsanın düşünmeyi seçmesi, bir anlamda gerçeklerin farkına varmasına ve vicdanının devreye girmesine sebep olacaktır. Aksi durumda ise kişi nefsinin emrine girerek düşünmeyi askıya alacak ve kötülüğün sıradanlaşmasına uygun bir zemin oluşturacaktır.

Eichmann’ın kendini savunma biçimi, diğer ahlâki değerlere nazaran verilen emre itaat etmenin daha üstün bir değer haline geldiğini göstermesi bakımından da dikkat çekicidir.

Milgram deneyi birçoğunuzun duymuş olduğu sosyal bir deneydir. İnsanların otorite sahibi bir kişi veya kurumun isteklerine kendi vicdani değerleriyle çatışmasına rağmen itaat etmeye istekli olduklarını gösteren bir deneydir.

Kişi nasıl olur da aklını ve iradesini devre dışı bırakarak körü körüne itaat eder? Konuyla ilgili farklı izahlar vardır. Özellikle yıkıcı itaati ortaya çıkaran unsurlardan biri, itaatle kimlik kazanan kimselerin var olmasıdır. Bu tür kişilikler “görev adamı” olarak ne istendiğine bakılmaksızın kendilerinden istenene itaat ederek emri yerine getirirler.

Kişinin bu tarz eylemler gerçekleştirebilmesinin arkasındaki nedenlerden bir diğeri, kişinin grupla özdeşleşerek o grubun ideolojik anlayışını benimsemesidir. Kişi bundan sonra hızla kendi adına düşünme, konuşma ve algılama yetisini kaybeder. Bu ise bir nevi hezeyandır. Yani algıların bozulma hali.

Bu tür itaati ortaya çıkaran başka bir unsur, insanların otoriteyle özdeşleşme temayülüdür. Bu eğilim üstlerin her türlü emrine boyun eğme, grup bağlılığını her türlü bağdan üstün tutma şeklinde izah edilebilir. Kişi bu uğurda kendi kişisel görüş ve tercihlerini yok sayar ya da bastırır. Koşulsuz itaat eden kişi, kendi görüş ve seçimleri de dahil, itaat ettiği gücün haricindeki tüm fikir ve tercihleri gereksiz bulur. Böylece kendi adına düşünme ve karar verme becerisinden vazgeçmiş olur ki bu durum ahlâken iyi ile kötü arasında bir seçim yapamama gibi oldukça ciddi bir sorunu da beraberinde getirir.

Hasılı sürü psikolojisiyle hareket eden yığınlar, kendi iradeleri ile hareket ettiklerini düşünürler lakin şuursuz bir alet olduklarının farkında değildirler. Gerek nefislerine gerekse otoriteye, bir anlamda itaati seçerken aynı zamanda düşünmemeyi de tercih etmiş olur. Bu durum o kişi için ahlaken bir uyku hali meydana getirir. Artık o, eylemlerini kendi aklı ile belirlemediği için insan olma özelliğini de kaybeder.

Kur’an-ı Kerim’in ısrarla düşünmeye, akletmeye dair emirlerini bu manalarla düşündüğümüzde insan olmaya davet, ahlaklı olmaya davet, nefsin ve otoritenin (sürü psikolojisinden kurtulmaya) esaretinden kurtulmaya davet şeklinde anlamak da mümkündür.

Okunma Sayısı: 5928
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • DAVUT

    16.09.2023 12:08:10

    Konuyu çok güzel bir şekilde açıklamışsınız. Kaleminize ve gönlünüze sağlık. Selametle kalın

  • HÇeşitcioğlu

    10.06.2023 12:29:16

    "Kişinin bu tarz eylemler gerçekleştirebilmesinin arkasındaki nedenlerden bir diğeri, kişinin grupla özdeşleşerek o grubun ideolojik anlayışını benimsemesidir. Kişi bundan sonra hızla kendi adına düşünme, konuşma ve algılama yetisini kaybeder. Bu ise bir nevi hezeyandır. Yani algıların bozulma hali. " Bu psikososyal vaka herkesi; gurup ve meşrebi de etkileyebilir...

  • Oğuz Yiğiter

    10.06.2023 09:20:12

    Şükür; her türlü kınamaya, hakarete, dışlanmaya rağmen, doğruları söylemeye devam eden ve henüz aklını yitirmemiş bir zümre var bu köyde. Çeşmesinden aklı başından alan suyu içip, çılgınlar gibi eğlenenler hoplayıp zıplamaya devam köy halkı misali... İşin aslı eninde sonunda anlaşılacak ama yazık olacak, çok yazık...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı