Burada Uluslararası Adalet Divanı’ndan kısaca bahsedilecek olursak Uluslararası Adalet Divanı Birleşmiş Milletlerin başlıca yargı organıdır. Birleşmiş Milletler genel kurulundan ve güvenlik konseyinden seçilen 15 yargıçtan oluşur. Divan BM antlaşmasına taraf devletlerin kendisine getirdiği davalar ile uluslararası antlaşmalarda özellikle belirlenmiş konuları incelemeye yetkilidir. Soykırım suçu da uluslararası antlaşmalar ile özel olarak belirlenmiş hususlardandır.

ADALETİ KİM SAVUNUYOR?

Pek tabi bu yargılama sürecinin başlaması ile her kafadan bir ses çıktı. Kimi ülke Filistin’i desteklerken, kimileri İsrail’in soykırımını meşru müdafaa kapsamında gördüğünü açıkladı. Bu süreç ise akla her hukukçunun rüyası olan evrensel hukuk kavramının gerçekten bir rüya olup olamayacağını getiriyor.

Örneğin Uluslararası Adalet Divanı’na bu başvuru, neden Filistin’in kan kardeşi Arap ülkelerinden birinden veyahut Türkiye gibi her zaman Filistin’in yanında olduğunu söyleyen din kardeşi bir ülkeden gelmedi?

Öyle ya; sayın Cumhurbaşkanı her fırsatta İsrail’in yargılanması için belgelerin ilgili mercilere iletildiğini söylüyordu. Meğerse ilgili merci ne Uluslararası Adalet Divanı, ne de Filistin’in ırkdaşı milletlerden biri değil, nüfusunun %80’i Hristiyan olan Güney Afrika Cumhuriyeti imiş!

Diğer yandan, bu süreçte İsrail’e destek açıklayan ülkelere göz attığımız zaman, ilk ülkenin Almanya olduğunu görüyoruz.

Günümüzde soykırıma karşı çıkarılan bütün uluslararası anlaşmaların kaynağı olan, soykırımı yapan bu devlet, bugün de soykırıma karşı duruşunu değiştirmemiş gibi görünüyor.

Bu hali ile, acaba ikinci dünya savaşı sırasında Yahudilere yaptıklarının bedelini ödediklerini mi sanıyorlar? Hem de, suçsuz bir milletin kanı ile.

EVRENSEL HUKUK İMKANSIZ MI?

Ortada soykırım kadar insani ve evrensel bir konu var. Binlerce çocuk ölmüş ve halen ölüyor. Bu ölümleri önlemek için imzalanmış uluslararası anlaşmalar var. Her şey son derece gözle görülür şekilde net. Ve bütün bunlara rağmen basit çıkarlar gerçeklerin ve acıların önüne geçiyor.

Bu süreçte Apartheid suçunu şikayet etme ve bu suç karşısında dimdik durma cesaretini kim gösteriyor? Zamanında Apartheid suçundan nasibini almış, çok acılar çekmiş, bedel ödemiş Güney Afrika’nın üstlenmiş olması, belki de bize evrensel bir hukuk düzeninin imkansızlığını gösteriyor. Ne dersiniz?

Ne ırk ne din bizi birleştirememişken, zamanında işlediğimiz suçları işlemeye ve buna destek olmaya bu derece yatkınken, hukukta evrensellik aramak belki de; sadece acıları bir olanların hakkıdır.

***

Ne diyordu şair; müzik değil, acılardır evrensel olan!