13 Aralık 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Her zaman her yerde: Hamd ve şükür


A+ | A-

Yasemin Hanım: “Hamd etmek ve şükretmek lâfızları arasında nasıl bir fark vardır? Hamd ile şükrün, derinliğine izahını yapar mısınız? Hangisinin daha geniş, hangisinin daha hususî kaldığının açılımını yapmanız mümkün mü?”

Hamd’in kısaca övgü ve takdir; şükr’ün de minnettarlık ve teşekkür hislerimize tercüman olduğunu dünkü yazımda işlemeye çalıştım. Kâinatın Sahibi ve Hâlık’ı olan Rabb’imizin, övülmeye de, takdir edilmeye de, minnettarlık duyulmaya da, teşekkür edilmeye de her şeyden çok lâyık olduğunu ve herkesten çok hakkı bulunduğunu da ifade etmeye çalıştım.

Hamd’de; Cenâb-ı Hakk’ın izzet ve azametini, ulviyet ve yüceliğini, büyüklük ve kemâlâtını, celâl ve kibriyâsını takdir ön plânda.

Şükür’de ise; eşref-ı mahlûkat ve ahsen-i takvim1 sûretinde yaratılmış insanın kâinatın bir meyvesi ve halifesi sıfatıyla Rabb’ine teşekkür hisleri ön plânda.

İçimize döndüğümüzde, hamd’i izzet ve onurumuz, şükr’ü kadirbilirliğimiz ve minnettarlık duygumuz; hamd’i şuur ve basiretimiz, şükr’ü kalbimiz; hamd’i kulluğumuz, şükr’ü insanlığımız; hamd’i imanımız, şükr’ü ibadetimiz; hamd’i aczimiz ve zaafımız, şükr’ü fakrımız ve ihtiyaç içinde oluşumuz gerekli kılarlar.

Dergâh-ı İlâhiyeye bağlılığımız açısından; hamd’i Cenâb-ı Hakk’ın her şeyden istiğnası, şükr’ü zenginliği ve sonsuz lütfu2; hamd’i hiçbir şeye ihtiyaç duymayışı, şükr’ü birliği; hamd’i eşsiz olgunluğu, şükr’ü ihsânları; hamd’i merhameti, şükr’ü rahmet’i; hamd’i yaratıcılığı, şükr’ü terbiye ediciliği; hamd’i rızık vericiliği, şükr’ü bağışlayıcılığı; hamd’i Celâlî sıfatları, şükr’ü Cemâlî sıfatları; hamd’i zatına mahsus sıfatları3, şükr’ü Fiilî sıfatları4 isterler.

Hamd ile şükür arasında bu ince ayırımların bulunmasına rağmen; temelde ve özde kulun Rabb’ine yönelişini ifade etmesi bakımından şükretmek hamd etmeyi; hamd etmek de şükretmeyi içine alır. Yani şükreden insan, eşsiz İzzet, İstiğna ve İkram Sahibi Rabb’ine hamd etmiş; hamd eden insan da, büyük ihsan, lütuf ve nimetlerle perverde eden Rabb’ine şükretmiş olmaktadır. Zaten Kur’ân’da şükür ifadesi olarak “hamd” terimi gündeme getirilmiştir. “Elhamdülillâh” kelimesinde hamd ve şükür kavramları birlikte temsil edilmiştir.

Esasen bizim yaptığımız ibadet ve taatlerden tutun da, tesbih, tehlil, tekbir, tazim, tahmid, zikir, fikir, şükür, hayır ve hasenatımıza kadar amellerimizin tamamında “hamd” mânâsı vardır. Yani bütün bu ibadetler Cenâb-ı Hakk’ın azamet ve kibriyâsı önünde, hayranlık ve mahviyet içinde yapmakla mükellef olduğumuz muhtelif “secde” şekilleridir. Meselâ bir bardak su içen veya bir dilim elma yiyen birisi, bizzat tadarak, tanıyarak, hissederek, görerek ve yaşayarak bu nimetteki tat, koku, renk, vitamin, şifa... vs. ihsan ve ikram konusu bütün değerlerde Cenâb-ı Hakk’ın eşsiz izzetinin cilvelerini, benzersiz istiğnasının izlerini, misilsiz azametinin ihtişamını, nazirsiz kibriyâsının gösterişini, denksiz samediyetinin imzalarını görür; üzerinde “Elhamdülillâh” der; hamd’ini de, şükr’ünü de böylece yerine getirmiş olur.

“Elhamdülillah kelimesi mizanı doldurur. Sübhân’allah ve’lhamdü-lillâh kelimeleri yerle gök arasını sevapla doldurur.”5 hadîs-i şerifinin verdiği, ihlâsla söylenmiş bir hamd kelimesinin bile, yerle gök arasını sevaba gark edeceği ve mahşerde mîzanı dolduracağı müjdesi aslâ unutulmamalıdır. Üstad Bedîüzzaman Hazretlerinin (ra); “Bir elmayı yiyen ve ‘Elhamdülillah’ diyen adam, o şükür ile ilân eder ki; ‘O elma doğrudan doğruya Dest-i Kudretin yadigârı ve doğrudan doğruya hazine-i rahmetin hediyesidir’ kaydı ve devamla; ‘Lezzetli bir nimeti insan yese, eğer şükretse, o yediği nimet, o şükür vasıtasıyla bir nur olur, uhrevî bir meyve-i Cennet olur.’6 ifadeleri bu hadîs-i şerifi îzah ve tefsîr eder mâhiyettedir. Cennet nuru bâkî olduğundan; dünyada yerle gök arasını dolduracak ve mahşerde mizan terazisini sâlih ameller lehinde ağırlaştıracak kabiliyette oluşu yadırganmamalıdır.

Evet, şükre ve hamde doyum olmadığı gibi; şükrün ve hamdin sonsuz mükâfatına da doyum olmaz. Hazret-i Âişe (ra) anlatıyor ki: “Resul-i Ekrem Efendimiz (sav) geceleri mübârek ayakları şişesiye kadar ibâdet için ayakta kalırdı. Ben kendisine:

“Yâ Resûlallah! Sizin geçmiş ve gelecek günahlarınız bağışlandığı halde niçin böyle yapıyorsunuz?” dediğimde, Allah Resûlü (asm):

“Çok şükreden bir kul olmayayım mı?” buyurdu.7

DUÂ

Ey ahdinde Vefâlı! Ey vefâsında Kuvvetli! Ey kuvvetinde Yüce! Ey yüceliğinde Yakın! Ey yakınlığında Latîf! Ey lütfunda Şerîf! Ey izzetinde Azîm! Ey azametinde Mecîd! Ey yüceliğinde Hamîd! Sen bütün kusurlardan, aczden, şerikten ve noksan sıfatlardan münezzehsin! Senden başka ilâh yok ki, bize imdat etsin! Eman ver bize, Senden eman istiyoruz! Bizi Cehennem azabından halâs et! Âmîn...

Dipnotlar:

1- Tîn Sûresi, 95/4., 2- Lem’alar, S. 104., 3- İşârât’ül-İ’câz, S. 23., 4- Mektûbât, S. 348, 349, 350., 5- R. Sâlihîn, 25., 6- Mektûbât, S. 350., 7- R. Sâlihîn, 1107.

13.12.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.12.2010) - Bitmeyen gündemimiz: Şükür

  (10.12.2010) - Ben’i geçmek ve biz’e ulaşmak

  (09.12.2010) - Ve şimdi yıl 1432

  (08.12.2010) - İnnâ ileyhi râciûn

  (03.12.2010) - Süleyman Kösmene yazılarına ara vermiştir

  (02.12.2010) - İman ilmini öğrenmenin âdâbı

  (01.12.2010) - Kader kaleminin cızırtısı

  (30.11.2010) - Cuma’da saat-i icâbe

  (29.11.2010) - Kabir ve mahşer

  (28.11.2010) - Erken nikâhın mahzurları


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.