"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mülkün temelleri sağlam gerek

Abdil YILDIRIM
29 Ocak 2020, Çarşamba
Evet deprem de bir musîbettir. Fakat, hiçbir musîbet, mânasız ve hikmetsiz değildir. (...) Her felâketten sonra, kaderi, talihi suçlamak yerine, tenkit oklarını kendimize çevirmeliyiz. “Biz ne günah işledik de kadere fetva verdirdik” diye kendi hatalarımızı sorgulamalıyız.

Elazığ ve çevresinde meydana gelen depremden vefat edenler bir kere daha içimizi yaktı. Onlar inşallah manevî şehid hükmünde bu dünyadan göçtüler. Harap olan malları da sadâka hükmüne geçti. Vefat edenlere Allah’tan rahmet, yaralılara da âcil şifalar diliyoruz.

Bir musîbet geldiği zaman zalimlerin yanı sıra masumlara da dokunuyor. Kur’ân-ı Kerîm’de Hazreti Musa (as) kıssası anlatılırken, bu hakikate de dikkat çekiliyor: “Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki: ‘Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin!  (A’raf Sûresi: 155)

Evet deprem de bir musîbettir. Fakat, hiçbir musîbet, mânasız ve hikmetsiz değildir. O mana ve hikmetleri anlamak için önce kendimize bakmalıyız. Her felâketten sonra, kaderi, talihi suçlamak yerine, tenkit oklarını kendimize çevirmeliyiz. “Biz ne günah işledik de kadere fetva verdirdik” diye kendi hatalarımızı sorgulamalıyız.

Deprem gibi bir musîbete maruz kalanlar mağdur ve mazlumdur. Mazlumların oldukları yerde bir de zalimler vardır. Peki bu zalimler kimlerdir?

Çevresindeki binalar sapasağlam ayakta kaldığı halde, ortadaki bir bina yerle bir oluyorsa, o binayı yaparken demirinden, çimentosundan, işçiliğinden çalanlar zalimlerdir. Oturulamaz durumda olduğunu bile bile, çürük ve hasarlı binalara oturulabilir raporu verenler zalimlerdir. Bu mağduriyetlerde, gerekli kontrolü yapmayan mahalli idarelerin de, merkezi idarelerin de payı ve sorumluluğu vardır. Burada da yine iş gelip adalete dayanıyor. Çünkü mülkün temeli adalettir. Adaletsizliğin olduğu bir yerde her türlü musîbete hazır olmak gerekir.

Adaletsizlik, sadece mahkemelerden çıkan kararlarda aranmaz. Yukarıda saydığımız hırsızlıklar, yolsuzluklar, haksızlıklar sonucu meydana getirilen mağduriyetler de birer adaletsizliktir. Vicdanları yaralayan, yürekleri burkan, fakirleri ağlatan, çocukların boynunu büken her türlü davranışlar da adaletsizliktir. Çevreyi kirletmek, hayvanlara zulmetmek, ormanları yakmak, suyu israf etmek de bir adaletsizliktir. Tüyü bitmedik yetimin hakkını yemek, milletin malını israf etmek, haksızlıklara ve yolsuzluklara yol açmak da birer adaletsizliktir. Hem Allah’ın hakkını, hem kulların hakkını ihmal etmek de bir adaletsizliktir. Bu kadar adaletsizliklerin yaşandığı bir dünyada, daha büyük musîbetlere maruz kalmıyorsak, Allah’a şükretmeliyiz. 

Cenab-ı Hak takdir etmişse, bir musibete mâni olmak mümkün değildir. Ama, sebepler dünyasında yaşıyoruz. Mülklerimizin temelleri sağlam olursa, kullanılan malzemeler uygun ve yeterli miktarda olursa, herkes işini doğru ve düzgün bir şekilde yaparsa, yani sorumlular ve görevliler adaletle hareket ederlerse, Allah da kullarına merhametle muamele edecektir. . 

Okunma Sayısı: 2234
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı