Eline hâkim olamayan hayvanları gösteren çizgi filmleri hepimiz biliriz. Allah bu hayvanlardan uzak eylesin.
Atalarımızdan gelen “eline, beline, diline hâkim ol” nasihatini de hepimiz duymuşuzdur.
Hrant Dink’in -bu nasihatin hakkını da veren- dindar eşi, önceki gün eşinin vefat yıl dönümündeki konuşmasında, bu suikastın -yılan veya çoban hikâyesine dönen- dâvâsıyla ilgili olarak da şunları söylemiş:
“Eşimin dâvâsı 14 yıldır devam ediyor. Bu 14 yılda bir cinayet dâvâsını çözemediler! Çözemediler, çünkü maksat çözmek değil. ‘Nasıl kapatırız’ diye çabalıyorlar, ama her yere o kadar bulaşmış ki bir türlü paketleyemiyorlar. … Yakında dâvâda yine bir karar çıkarıp ‘bitti’ demeye çalışacaklar. … 14 yıldır bu ülkede nice ittifaklar kuruldu, bozuldu. Ona göre bizim dâvâ da renk değiştirdi durdu. İnsan düşünmeden edemiyor; acaba bu defa hangi ittifaktaki kimlere dokunuyor? … Basitçe söyleyelim, ‘Hrant’ı FETÖ öldürdü’ demek, ‘ben yapmadım elim yaptı’ demektir. ‘Hrant’ı Ergenekon öldürmüş’ demek, ‘ben yapmadım ayağım yaptı’ demektir. Yıllarca dilinle bağıra bağıra, ayağınla yürüyerek buraya geldin. Ve silâhı iki elinle tutup tetiği çektin. Çutağımı öldürdün. Sen ayağın, sen elin, sen dilin değilsen nesin? 14 yıldır görevini lâyığıyla yaptığını kanıtlamaya çalışan onca inkârcının, sanıkların ve tanıkların arkasında bir garip devlet görüntüsü var. Katil olmadığını kanıtlamak için adeta aptal olduğunu kanıtlamaya çalışan bir devlet... Bırakın hangi duvar, hangi bina yıkılırsa yıkılsın. Bu halk bundan iyisini inşa edecektir. İnşa edemeyecekse zaten harabedir.”
Biz bu suikastın arka planı hakkında özel bir bilgiye de meraka da sahip olmadık. Herkes gibi üzüldük ve aklı başında herkes gibi olayın ve saikinin aydınlanmasını ve bütün suçluların cezalandırılmasını istedik.
Ama olayın niteliği itibariyle bu tür işlerde “derin devlet”in ve “iyi saatte olsunlar”ın devrede olduğunu ve bu sebeple en azından suçluya ceza vermek anlamındaki adalete dair hep bir riskin var olduğunu da bilegeldik.
(Süreçle ilgili ayrıntıları merak edenler bu konuda da en iyi ve en tarafsız kaynaklardan biri sayılabilecek olan Wikipedia’ya bakabilirler.)
Nitekim eşi Rakel Dink’in de dediği gibi mesele adeta devleti delirten bir hikâyeye dönüştü.
“Katil olmadığını kanıtlamak için adeta aptal olduğunu kanıtlamaya çalışan bir devlet” çıktı ortaya.
Sebep belli. ETÖ, FETÖ ve benzeri damgalamalar yardımıyla kendisini temize çıkarmaya çalışan “görünüşte muktedir”ler suçu başkasına atarak kendilerini kurtardıklarını zannediyorlar.
Ama aslında devleti delirtmiş oluyorlar.
Asıl soru ise şu:
Devleti deliren millet ne olur?