"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Biz birini gözetleyelim ki…

Ahmet BATTAL
28 Mayıs 2020, Perşembe
Teknoloji sayesinde son yirmi senede dünya çapında müthiş bir izleme ağı çalışır hâle geldi. Cep telefonunun “cepteki telefon”dan ibaret olmadığı anlaşıldı. Telefon numaramız kimlik numaramızdan daha kıymetli bir numara. “Nesnelerin interneti” de işe renk kattı. Böylece teknoloji yardımıyla “biri bizi gözetliyor!”

Google gibi izleyicilerden korkmuyorduk, ama bilgilerin ticarîleşmesi “aldığımızdan çoğunu mu veriyoruz, satışa mı geldik” sorusunu sorduruyordu. 

Ama bu süreçte devlet de bizi izler hale geldi. 

O kendine şimdilik “devlet” diyor, ama biz ona ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Zira o artık “bildiğimiz devlet” değil. 

Biliyoruz ki o bizi özlediğinden değil korktuğu için izliyor. Güya sizi bizden ya da bizi sizden koruyor, ama aslında çoğu zaman bizi bizden koruyor. Bazen bizden korkuyor, şüpheleniyor. Bazen de bizim için korktuğunu söylüyor.

Bu bilgi ve bilgiden gelen duygu az çok hepimizi rahatsız ediyor. Şahıslar olarak “mahremiyet ihlâli var mıdır?” diye endişe ediyoruz. Bazılarımız septik kişiliklere dönüşüyor. Bazıları da aksine “saldım çayıra …” diyor. “Allah’ın bildiğini kuldan saklamaya gerek yok” diyenler bile çıkıyor. Hele sosyal medyada. İllallah!

Gruplar olarak, “Birileri bu bilgilerle acaba ilkelerimizi ve hedeflerimizi bozmak için bir oyun/hile planlıyor olabilirler mi?” diye endişe ediyoruz. Bilhassa salgından itibaren ise bulaşıcı hastalık taşıyanları diğerlerinden izole edebilmek gerekçesiyle “temas izleme” (contact tracing) kapsamında devletlerin bilgisi/kontrolü artıyor. 

“Kim kiminle nerede yan yana geldi” sorusunun cevabının istisnasız biliniyor olması salgını durdurabilmek açısından elbette bir avantaj. 

Ama bunun bir adım ötesi, yan yana gelmelerin tesadüfî olanlarıyla bilinçli olanlarının “devlet” adını kullanan birilerince bilinçli olarak ayırt edilebilmesi ve listelenebilmesi. 

Dolayısıyla bu “bilgilenme” gizlilik ve mahremiyet ihlâli açısından bir risk. Çaktırmadan gruplaşma ve birlikte hareket etme arzusunu kırma riski ise en önemlisi.  

Bilhassa azıcık uyanık olanlar, ardışık aramanın ve aynı baz istasyonundan servis almanın suç delili sayılması gibi hadiseler sebebiyle biliyor ki “yarın ne olacağı belli olmaz”! 

İşin bir de “Citizenfour (VatandaşDört)” gibi yarıbelgesel filmlerle ortaya konulan istihbarat ağları yönü var. 

Denge için çare belli: İzleyeni izlemek. 

“Bizler” onu izler ve hesap sorabilir hale gelebilirsek “onun” bizi izlemesi bizi korkutmaz. Gücünü kötüye kullanma riski azalır. Hatta izlemesinin bir önemi kalmaz.

Yani çare demokrasiyi ve “biz”lerin sayısını (sivil toplumu) güçlendirmek. Buna duyulan ihtiyaç her gün artarak artıyor. 

Demokratlar neredesiniz? 

Okunma Sayısı: 2392
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Zübeyir

    28.5.2020 17:27:17

    KVKK kapsamında olduğu gibi bu tür kişisel verilerin "işleme amacı kalmadığında" silinmesi, yok edilmesi veya anonim hale getirilmesi işlemlerine tabi tutulması çözüm olacaktır. Ama kanun koyucu belli noktalarda kendini muaf tuttuğundan bu da bir çözüm yolu olmuyor. Başka bir çözüm yolu bulunmalı...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı