Önce linkini verelim:

https://www.iha.com.tr/ankara-haberleri/universite-rektorlerinden-gazze-islam-universitesi-rektoru-tayehin-oldurulmesine-kinama-45706250

Haberin metni ise şöyle:

***

Türkiye’deki üniversite rektörleri, Gazze İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sufyan Tayeh’in öldürülmesini kınadı. 

Rektörler tarafından yayımlanan mesajda, “Bizler Türkiye Cumhuriyetindeki üniversitelerin rektörleri olarak 24 Kasım 2023 tarihinde yürürlüğe giren ateşkes ve esir takası anlaşmasından sonra, acımasız, vahşi, insanlık dışı saldırılarına tekrar başlayan İsrail’in, dünyanın gözü önünde sürdürdüğü büyük soykırımı kınıyoruz” ifadelerine yer verildi.

Filistin halkına başsağlığı dilenen açıklamada, “Gazze İslam Üniversitesi Rektörü Merhum Prof. Dr. Sufyan Tayeh’e ve yakınları ile bu süreçte hayatını kaybeden tüm Filistinli masumlara Yüce Allah’tan rahmet; tüm Filistinli kardeşlerimize başsağlığı diliyor; uluslararası tüm aktörleri bu insanlık suçunu önleme konusunda sorumlu ve insanca davranmaya davet ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.

***

Haber böyle. Sadece böyle. 

Bu haberi hemen hemen aynı cümlelerle başka bazı mahalli haber siteleri de yayınladı. Bunlardan bazıları haber kaynağı olarak İHA’yı göstermişti. Biz de sosyal medyada gördük.  

Merak ettik ve işin arka planını araştırmak istedik. 

Ancak internette ilave herhangi bir bilgi bulamadık ve şaşırdık.

Zira bu güzel ve etkisiz(!) metnin hangi rektör ya da yardımcısı tarafından hazırlanıp şekillendirildiğini çözemedik. 

Zira hangi üniversitelerin rektörlerinin bu açıklamaya imza koyduğunu kaynaklardan öğrenemedik. 

Zira o rektörler “adına” hangi rektörün öne çıktığını da haberlerden anlayamadık. 

Daha da önemlisi haberin İHA’nın hangi muhabirine dayandığını ya da haber istihbaratı kaynağının ne olduğunu da anlayamadık.  

Köşemizi şişirmemek için haberin bazı kısımlarını yukarıya almadık ama almadığımız kısımlar da aldıklarımızdan farklı değildi ve bu soruların cevabı yoktu. 

Önce boş verip geçip gidelim dedik. Ama olmadı. Bu haberin bir değeri vardı...

Bizim için bu haberin haber değeri nedir? 

Bizce Türkiye’de habercilik de gazetecilik de ölmüştür. Bu “haber” mevtanın mezarındaki plastik çiçeklerin sulandığını gösterir. 

Bazı üniversitelerin senatolarının çeşitli zamanlarda bazı konularda kınama mesajları yayınladığını okurduk. 

Bu mesajların metinlerinin “oybirliği ile kabul edilmiş” metinler olarak açıklanmasını garip görürdük ve eleştirirdik. 

Zira bir üniversite senatosunun iç ya da dış politikaya da taalluk eden herhangi bir netameli konuda “oybirliği ile” bir metin oluşturabilmesi öteden beri bize garip gelir. “Milli birlik ve bütünlük” filan gibi nakaratların bu meyanda bir kıymet-i harbiyesi yoktur.  

Zira üniversiteler farklı fikirlerin cevelângâhıdır. Yani öyle olmalıdır. 

Fikir birliği belli bir ölçüde olursa makuldür. 

Öyle “oy” “bir”liğiyle filan olunca o açıklamanın gücü de bire ve hatta sıfıra düşer. İş basitleşir. 

Ama bu olayda durum bu kadar basit de değil.

Ortada bir “haber” yokken o haberden haber verenler var.

Güven tüketiliyor ve bitiriliyor.

Çare ve çözüm nedir? 

Yalan haberle mücadele işini kendisine görev edindiğini söyleyen Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın bu konuda bir şey yapmadığı ve yapamayacağı açık. 

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının üniversitelerin adının “kullanıldığı” böyle “şişirme” bir habere karşı tedbir alabilmesi mümkün müdür? 

Sanmıyoruz. 

Hakikatten haber vermeyen haber haber midir? 

İçi boş tencerenin bu sofrada yeri olmamalı. Ama maalesef sofranın tam ortasında duruyor.