Elbette bazı şeyleri devletlerin yöneticileri bizden ve herkesten iyi bilir.
Zira ellerinde geniş bir arşiv, önemli gizli bilgiler ve hacimli dosyalar vardır.
Ama sadece “bazı” şeyleri!
Başka bazı şeyleri başkaları da bilebilir. Hatta başka bazı şeyleri başkaları daha iyi bilir.
Mesela Suriye’de Türk askerinin operasyon başlattığı gün camilerde sabah namazında Fetih Suresi okutulmasının halk üzerindeki muhtemel etkisinin şöyle olacağını biraz uyanık olan herkes bilir: “İşte bakın, Türk Ordusu Suriye topraklarını fethetmeye çıkıyor!”
Bu duanın diğer manası da şu olur: “Türkiye Suriye topraklarında Kürtlerin devlet kurmasını istemiyor.”
Bunun bir adım sonrası şu olur: “Demek harekâtın adının ‘barış’ olması kandırmacaymış!”
Bunun bir adım sonrası ise Deutsche Welle Türkçe’nin şu haberiyle gelir:
***
Alman Piskoposlar Konferansı Dinlerarası Diyalog Alt Komisyonu Başkanı olan Georg Bätzing, Diyanet’in talimatıyla Almanya’daki camilerde de Türk ordusunun Suriye’de zafer kazanması için dua edilmesini eleştirdi.
Bätzing Almanya’da operasyonun ardından Kürtler ve Türkler arasında artan gerginlik ve olaylar nedeniyle tarafları ılımlı olmaya davet etti.
“Zafer duaları bu çatışmaya dinî bir patlama gücü yüklüyor. Dinin vermemesi gereken bir meşruluk kazandırıyor” dedi.
Psikopos Bätzing, “İnananları tarafından barış dini olarak ilan edilen İslam, insanları savaşa cesaretlendirmek için kötüye kullanılmamalı” diyerek Almanya’daki Müslüman derneklerindeki yetkililerin “camilerinin nifak değil barış ve uzlaşı mekanı olması” konusunda sorumlu olduğunu kaydetti.
Piskopos, “Almanya ve dünyanın diğer bölgelerindeki Hıristiyanların, tarihteki korkunç dönemlerde çok acı deneyimler yaşadığını ve tam da bu nedenle silahlı çatışmaların Tanrı’ya mal edilmemesi gerektiğine inandıklarını” belirtti.
***
Bu haber ve bilhassa son cümle aslında kimin neyi bilmesi gerektiği konusunda her şeyi netleştiriyor ve özetliyor:
*Bu çağda artık Allah’ın adı kullanılarak silahlı çatışma yapılmamalı!
*Avrupa bilhassa iki kanlı savaş sonrasında bir barış adası haline geldi ve bunun bozulmasına izin verilmemeli.
*Ortadoğu’daki çatışmaların Avrupa’ya sıçramasını engellemek Avrupa’daki Müslümanların da görevi.
*Bilhassa Avrupa’daki camiler ve benzeri sosyal mekânlar, kutuplaşma ve sosyal patlama ortamları haline getirilmemeli. Aksi halde bundan dinler ve bilhassa “ben Barış diniyim” diyen İslam da zarar görür.
*Almanya Hıristiyanları, silahla ülke fethinden ve coğrafyaya yeni tel örgüler çekilmesinden yana değil. Aksine, fikirlerin ve fikir sahiplerinin serbest dolaşımından ve barışçıl diyalogundan yana.
Diğer cümleleri de siz yazınız…
Mesela Müslümanlar dinlerine ve fikirlerine güveniyor mu? Yoksa diyalogdan korkuyor mu?