“İyi günler Ahmet Bey,
Gazetenizi severek takip ediyorum. Yazılarınızın daha çok kişiye ulaşmasını canı gönülden istiyorum. Sizleri Allah için seviyor ve kendime yakın buluyorum.
Milliyetçi bir ailede, Nihal Atsız’ın bazı eserlerini okuyarak büyüdüm. Ailemin dinî duyguları kuvvetli olsa da milliyetçilik damarlarıma kadar işlemiştir. İlkokulda defterlerime kurt resimleri çizer, Türkî Devletlerin bayraklarını biriktirir ve “Çırpınırdın Karadeniz”i mırıldanırdım. Benim için Türklük kavramı o zaman din gibi bir şeydi.
Daha sonra Üstad Hazretleri’ni ve Risaleleri tanımamla hayli törpülendim. Hatta babamın kurt başlı rozetini “takarak günaha giriyor” diye saklardım. Bir kere de kurt başı logosu olan çantasının üzerini kazımıştım, hâlâ hatırlatır.
Bugün geldiğim aşama itibariyle bir Türk olarak Kürt kardeşlerimizle her konuda empati yapmak istiyorum.
Bu kapsamda anadilde eğitimi destekliyorum. (İlk gençlik yıllarımda bunun bir hak olduğunu bile düşünmüyor, bölücülük faaliyeti gibi algılıyordum.)
Ama takıldığım bir konu var:
Bu kapsamda ileri bir söylem olarak Kürtçenin resmî dil olabilmesine imkân var mıdır? Bir devletin iki resmî dili olur mu?
Meselâ Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yapması gerektiğinde hangi dilde yapacak? Her iki dilde yapacak olsa, önce hangi dilde yapacak?
Belki bu coğrafyanın kaderi olarak insanlar daha çok duyguları ile hareket ediyor ve hep uçlarda yaşamayı seviyor. Böyle bir durum iki halk arasında daha da sıkıntılar getirmeyecek mi?
Irkçılığı aklından dahi geçirmeyen insanlar, karşısındakine bir tepki olarak bu menfi duyguya kapılabilecekler, kendileri kapılmasa bile gelecek nesiller, evlâtları bu duygunun tesiri altında kalacaklar diye düşünüyorum.
İşin bir başka yönü şu: İnsanlar yüz yıllık bir eğitim sisteminde Türklüğü birinci sınıf vatandaşlık olarak benimseyen bir eğitim anlayışından geçtiler. Bunu bizzat kendimde görüyorum. Kürtleri bir ırk olarak, dillerini bir dil olarak görmeyen çok büyük bir kitle var ve bunun vebali tek tip insan yetiştirmeyi amaçlayan eğitim sisteminde.
Bu gerçeklikte ikinci resmî dil ne kadar gerçekçi olabilir?
Kürtçenin resmî dil olması, Devletten ve belki Türklerden nefret eden, nihaî hedefleri bağımsız ve seküler bir Kürt ulus devleti kurmak olan, müsamahadan uzak ve maalesef devletin bazı politikalarından kendilerine haklılık payı çıkaran kesimin iştahını ve şevklerini arttırmayacak mı?
Düşüncelerinizin ülke adına değerli olduğunu düşündüğümden bilhassa bu konu hakkında yazarlarınızın fikirlerinden istifade etmek istiyorum. İnsanları itidale yönlendiren bir yazı dizisi bile olabilir.”
Okuyucumuzun bu sorusunu ve talebini köşemizden duyurmak bizim görevimiz. Gereğini ise bilhassa genç yazarlarımızın yapacağına eminiz.
Kısa cevabımıza gelince: İyi niyetle ve empatiyle bakarak her meseleye çözüm bulunabilir. Bu meseleleri yaşamış ve çözmüş olan Avrupa ülkelerinin ırkçılıkla ve bölücülükle mücadelede uyguladıkları prensipleri ve çözümleri taklit etmek bile yeterlidir.