On sekiz senedir iktidarda olan AKP’nin nerden başlayıp nereye geldiğine bakalım.
…
-Adalet ve kalkınma arzusu ve hayaliyle bir araya gelmiş olan, ama şimdi her biri bir tarafa dağılmış olan ve üstelik AK trollerden her gün “hain” damgası yiyen bir kurucu çekirdek kadro.
-Savrulmuş, dışlanmış ve hatta çoğu suçlanmış bir kurucular kurulu.
-Sürekli düşman değiştirmiş ve artık dostluğuna da güvenilemez hale gelmiş bir lider.
-Kendi tarihçesinin arşivini tutmaktan mahrum bir parti bürokrasisi.
-Siyasî heyecanını tek bir lidere indirgemiş bir gönüllüler kitlesi.
-Halkın içine çıkmaktan çekinir olmuş bir taşra kadrosu.
-Fikrî istikametini kaybetmiş ve şaşkınlıktan yazamaz hale gelmiş bir entelektüel çevre.
…
On sekiz senedir iktidarda olan AKP’nin nerden başlayıp memleketi nereye getirdiğine de bakalım.
-Yargıda partili mahkemeler imajı.
-Toplumda bölünmüşlük duygusu.
-“Kemalist’miş gibi” yapmayı dayatan ideolojik bir anayasayla devam mecburiyeti.
-Adeta kral haline gelen bir istihbarat ve güvenlik bürokrasisi.
-Önce devlete çağırılan ve sonra devletçe biçilip harcanan dindar kadrolar.
-Fırsatını bulunca yurt dışına gitmeye ve dönmemeye hevesli bir gençlik.
-Ötekileştirilmiş ve parçalanmış bir muhalefet.
-Ümidini kaybetmiş milyonlar.
-Dinden uzaklaştırılmış bir millet.
…
Bu neticenin sebebi:
-Dini siyasete alet etmekten çekinmeyen bir liderci kadro.
-Liderciliği demokrasi zanneden ve sürekli yenilenen bir ekip.
-Denetimsiz bir bürokrasi.
-Zikzaklar çizen bir dış politika.
-Liyakatsiz ellerdeki ekonomi yönetimi.
-AB hedefinden uzaklaşan milliyetçi bir Türkiye.
…
Yapılan güzel şeyleri elbette görmezden gelmeyeceğiz ve terazinin bir kefesine koyacağız. Ama terazinin öbür kefesi bu kadar ağırlık taşımaktayken güzelliklere vereceğimiz ağırlık değeri ne olabilir ki?