Dünkü yazımızda özetle Avrupa’nın Türkiye’ye ve İslam’a olumlu bakışının sürmesi gerektiğini ve bunun için Avrupa’ya da önemli görevler düştüğünü yazdık.
Dünkü Yeni Asya’da bunu destekleyen önemli ve ilginç bir haber vardı.
Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletindeki adı bile ilginç olan Messkirch beldesinde inşa edilen Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Camisi törenle ibadete açılmış.
Messkirch Belediye Başkanı Arne Zwick, törende şunları söylemiş:
“Beldede yaşayan tüm insanların ve grupların uyumu bizim için önemli. Bu eserde ortaklık kadar, şeffaf yaklaşımın da önemli bir etkisi var. Halk desteği var. Herkesin memnuniyetiyle birlikte inşa edilen bu mabedin, belde sakinleri için huzurlu bir yer olmasını diliyorum. Barışı ve huzuru sağlamak, karşılıklı anlayış ve güven gerektirir. El birliği ve gönüllü çalışmayla bu eser oluştu. Bütün bunlar ancak temel doğru ise oluşur, kum üzerine bina inşa edilmez. Messkirch’de bu güvenimiz var. Caminin hayırlı olmasını canı gönülden diliyorum.”
Camiye DİTİB tarafından verilmiş olan “15 Temmuz Şehitleri” adının, konuşmasını hazırlarken muhtemelen bu ismi de nazara alan uyanık ve akıllı Belediye Başkanının tesbitleriyle ve dilekleriyle ne kadar örtüşeceğini zaman içinde beldenin Müslüman halkı gösterecek ve herkes görecek.
Ama bu olumlu neticeyi, asıl, Müslüman olmayı bekleyen fakat Müslümanların birbirleriyle aralarındaki problemlerdeki abartıyı gördüğü için Müslüman olmaktan -şimdilik- uzak duran milyonlarca Bahtiyar Alman bekliyor.
Camiler İslam’ın Avrupa’daki manevi varlığının birinci sembolü ve bu yönüyle mühim bir şeairdir.
Ama asıl şeair selamlaşmaktır.
Eskiden “Hıristiyan şevketi dairesi” olan ama artık bu görüntüsünün değiştiği anlaşılan o gibi beldelerdeki AKP taraftarı Müslüman kardeşlerimiz şimdilerde büyük bir sınavdalar.
O kardeşlerimiz AKP’ye hiç taraftar olmayan ya da bir zamanlar kuvvetli AKP taraftarı iken 17-25 Aralık 2013 sonrasında ve bilhassa 15 Temmuz 2016 sonrasında bu taraftarlıktan şu ya da bu sebeple vazgeçen Müslüman kardeşlerine selam vermeye, el uzatmaya ve camiye davet etmeye devam edecekler mi?
Şu ya da bu sebeple selamı kesmişlerse selama başlayabilecekler mi?
“Burası bizim camimiz, siz asla gelmeyin” demeye kalkacak olan ittihad düşmanı müfrit AKP’lilere Kur’an’ın dersini verebilecekler mi?
“İnnemel mu’mimune ihvetun, fe eslihû beyne ehaveykum” ayetinin “mü’minler ancak kardeştir, öyleyse siz de dargın kardeşlerinizin arasını düzeltin” emrini onlara yüksek sesle hatırlatabilecekler mi?
Yoksa orada da camiye siyaset mi girecek? Orada da gerginlikten meded uman AKP siyaseti mi sürecek?
Öyle olursa Türkiye’deki gibi olur. İmam hatipler ve camiler artar ama camilerde cemaat ve çevrelerinde de cemaatler azalır. İnşaat sektörü fayda görür ama din zarar görür!
Aslolan cemaat yıkmadan cami yapmaktır.
Hamiyet sahiplerine samimi ikazımızdır: Arne Zwick’in dediği gibi; kum üzerine bina inşa edilmez!