“Ahmet Amca ‘…öcü’ davasından 3 yıl ceza almış. Yargıtay tasdik ederse hapis yatma riski varmış…”
Beş yaşındaki uyanık oğlu annenin bu konuşmasını duyuyor. Konuşmada adı geçen o Ahmet Amcayı da “iyi” tanıyor ve “iyi biliyor”.
Zaten anne de esnaf emeklisi olan o akraba Amca hakkında iyi duygular besliyor. “Terörist” sıfatını ya da “teröriste yardım ve yataklık etmek” fiilini o Amcaya ve onun gibilere asla ve asla yakıştırmıyor.
Ama o da genel kaideye uymuş ve “işlemediği suçtan ceza almış” demek yerine “…öcülükten ceza almış” diyerek o kelimeyi “tarif için” kullanıyor.
Uyanık çocuk annesine soruyor:
“Ahmet Amcaya ne olmuş anne? Araba sürme cezası mı almış?”
Uyanık evladın uyanık annesi bakıyor ki iş sarpa saracak. İzahı ve cevabı oradan yürütüyor:
“Evet oğlum devlet onu ‘arabayı hızlı sürdün, bu sefer affettik ama bir daha yaparsan ceza veririz’ diye ikaz etmiş.”
Bu manevranın sebebi belli:
Anne, her ikisinin de “iyi” bildiği Ahmet Amcanın başına gelenler hakkında, evladına, “o çok iyi insan ama biraz ‘…öcü’ yani bir suç işlemiş, devlet de cezasını vermiş” şeklinde saçma bir açıklama yapamayacağını çok iyi biliyor.
Buradan ne çıkar?
Şu çıkar:
Büyük bir kitle, devletten ve bu konuda devletten de önde giden bazı dindarlardan “…öcü” damgası yedi. Terör örgütüne üye olmakla yani terörist olmakla suçlandılar. (Bir kısmı daha az kötü durumda. Terör örgütüne üye olmamakla birlikte terör örgütüne yardım ve yataklık etmekle suçlandılar.)
Kamuoyu bu kişiler hakkında önce bir süre tereddüt etti. “Bilmediğimiz suçları olabilir, devlet öyle diyorsa vardır bir hikmeti” moduna girdi.
Sonra bu damgalıların sayısı neredeyse her apartmana bir terörist düşecek kadar çoğalıp zulüm ayyuka çıkınca sis dağılmaya başladı.
Birileri birilerine birileri hakkında “iyi çocuk ama ...öcü” demeye ya da “…öcü ama iyi çocuk” demeye başladı. (Fark önemlidir.)
Böylece bu işin sosyolojisi değişmeye başladı.
Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin, pazar günkü yazımızda ele aldığımız kararında, “FETÖ’cü” ibaresi ile ilgili olarak, “bu gibi ifadelerin bazı bağlamlarda kullanımları” diyerek bir tasnife başlamış olması da bunu gösteriyor.
Sosyoloji değişince hukuk da değişir mi?
Göreceğiz.
Ama galiba önce siyaset değişmeli.
Gelecek seçimler bu sebeple de önemli. Muhalefetin ve bilhassa altılı masanın bu mevzuda ne dediği ve diyeceği de aynı şekilde…