"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türk adliyesini adalete emanet ediniz!

Ahmet BATTAL
28 Mayıs 2019, Salı 00:38
Son iki yazımız üzerine belki de haklı olarak soruluyor:

“Neden kendini Türk adaletine değil de yabancı ülkelerin adaletine veya idaresine emanet etmeye çalışıyorsun. Sen bizi, ülkemizi ve devletimizi tahkir mi ediyorsun?”

Cevabımızı verelim: 

Hayır. Adalet sistemimize hakaret etmeye niyetimiz elbette yok. Biz de o sistemin bir parçasıyız.

Ama evlere şenlik bir derbederliğe “Türk Adaleti” ismini vermekte zorlanıyoruz. 

Adalet sistemimizin köklü bir reforma ihtiyacı var.

Nitekim Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de her gittiği yerde yeni yargı reformu paketinden söz ediyor. İpuçlarını veriyor.

“Acaba biz mi yanlış anlıyoruz” diye diğer dinleyenlere soruyoruz. Herkes aynı şeyi söylüyor: 

“Adalet binasının temelleriyle ilgili hiçbir şey yok. Sadece duvarları ve çatısı hakkında bir reform fikri var.” 

Açıklanınca göreceğiz. Ama yanılmış olmayı istediğimiz için şimdiden kayda geçelim:

-Pakette “hukuk eğitimi” ile ilgili hiçbir “reform” olmayacak. 

-Pakette “avukatlık ve hakim savcılık stajı” ile ilgili hiçbir “reform” olmayacak. 

-Pakette “hakim savcı yetiştirme düzeni” ile ilgili hiçbir reform olmayacak. 

-Pakette “hakim savcıların denetim düzeni” ile ilgili hiçbir reform olmayacak. 

-Pakette “yargının şeffaflaşması” ile ilgili hiç bir “reform” olmayacak. 

-Pakette, son on yedi senede “aç kapa”, “aç kapa” yapılan Adalet Akademisi ile ilgili bir “özür” bile olmayacak. 

-Pakette “bir terör örgütünü çökertmek bahanesiyle gereksiz yapılan tutuklu yargılamalar” hakkında hiçbir bilgi olmayacak. 

-Pakette Türkiye’nin hak ve özgürlükler sıralamasında neden hızla gerilere doğru düştüğü hakkında hiçbir özeleştiri de olmayacak. 

Ama… 

-Pakette bol bol “hedef” olacak. 

-Pakette bol bol “reform” lafı olacak. 

-Pakette bol bol “uygulanamayacak vaadler” olacak. Aynen önceki reform paketleri gibi.

Dağ fare doğuracak. Adalet binasının dışını makyajlayacağız. Ama içeri giren “ben nereden girdim buraya” demeye devam edecek.

Şimdi soralım. “Beni ‘bu’ Türk adaletine emanet ediniz” diyenlerin sayısını artırabilecek olan var mı?  

Ama biz yine de dua ediyoruz: “Allah’ım sen yöneticilerimizi ve hakim savcılarımızı tam adalete muvaffak eyle.” 

Zira biz bu gemideyiz, bu binadayız. 

Okunma Sayısı: 1847
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-2

    28.5.2019 16:41:04

    Bu kadar "olmayacak"tan sonra Ziya Paşa'nın "Kadı ola davacı ve muhzır dahi şahit, ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet." sözünü hatırlamamak mümkün mü? Türkiye'nin asli gündemi ve sorunu, demokrasi ve hukuk, hürriyet ve adalettir. Fakat ne yazık ki, iktidar cephesi ve ortağının böyle bir gündemi de yok derdi de. Onların "Beka" dedikleri ve fakat vatandaşın "iktidarın ibkası" olarak anladığı şey. Şimdiki dertleri İstanbul'u kaybetmemek. Eğer kaybetmezlerse Türkiye ne kazanacak? Hiiç! İstanbullu için 23 Haziran "aşk" ile "hizmet" arasında bir tercih iken Türkiye için "demokrasi ve hukuk" olacaktır. Tercihini "hizmetten" yana kullanırlarsa aynı zamanda demokrasi ve hukuktan yana da tercihte bulunmuş olacaklardır. Akıl için yol birdir, derler. Sağduyu ve aklı selimin galip geleceğine inanıyorum. Bediüzzaman bile "ekmek-hürriyet" arasında tercihini "hürriyetten" yana kullanmıştır. Çürük temeller üzerine sağlam binalar inşa edilmez. Sistem ve rejimler de öyledir.

  • Gündüz Alp

    28.5.2019 16:22:57

    Sayın Battal, E bu kadar "olmayacak" var ise "o nasıl bir reform paketi olacak?" Dağ fare bile doğurmamış! Görkemli Adalet Sarayları olacak ve lakin içinde "adalet" olmayacak! Meselâ, AİHM kararları için "yok hükmünde" AYM kararları için "tanımam, saygı duymam" denilen tekçi, tekelci sistem kurucuları için "adaletin" anlamı nedir? Veya var mıdır? İktidar gemisi su almış batmaya meyletmiş, mail-i inhidam bir duvarı andırıyor. Direkleri ve duvarı boyamakla meşgul. Mülkün temeli olan "adalet", Adalet Saraylarının temellerine atılan tonlarca beton ile doğru orantılı değildir. Tam ve zamanında tecelli eden "Adalettir." Ben de ( Allah düşürmesin) “Beni ‘bu’ Türk adaletine emanet ediniz” demeyenlerdenim. Bir reklamda bir kişi armatürü "aç-kapa..., aç-kapa..." yapa yapa "ben bunu hep yapıyorum" diyordu. Alışkanlık işte! Reform Paketi açmak moda oldu. Bir kaç Bakanlık bunu sık yapıyor. Şapkadan tavşan çıkarır gibi. Ne sihirdir ne keramet "laf kalabalığı" marifet!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı