Değerli dostumuz Prof. Dr. İrfan Yazıcıoğlu’nun sosyal medya hesabından duyurduğuna göre, Gazi Üniversitesi’nin bölünmesiyle ortaya çıkarılan Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne bağlı Turizm Fakültesi’nde önceki gün önemli bir akademik ve bilimsel toplantı yapılmış.
“Kadının Güçlendirilmesi ve Karar Alma Mekanizmalarına Katılımı” konulu bu konferansa AKP Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir Hanımefendi konuşmacı olarak katılmış.
Konferansa AKP Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç ve AKP Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat Hanımefendiler ile AKP Kadın Kolları Başkan yardımcıları da katılmışlar. Muhtemelen partili başka hanımlar ve beyler de katılmışlar ve paylaşılan bilgilerden faydalanmışlardır.
Elbette programa Rektör Prof. Dr. Yusuf Tekin ile birlikte fakültenin ve komşu fakültelerin bazı hocaları da katılmış ve elbette onlar da istifade etmiştir.
Konferansçının konuşmasının başlığı ile Turizm arasındaki ilişkiyi biz tam kuramadık, ama dinleyiciler muhtemelen kurmuşlardır.
Eminiz ki salondaki bütün öğrenciler o konferansa gönüllü olarak dinleyici olmak üzere gelmişler ve bilgilerden akademik olarak da çok faydalanmışlardır.
Fakültenin web sayfasında ve açıklamada ayrıntılar olmadığı için programla ilgili bazı soruların cevabını bulamadık. Evvelâ, konuşmacı, bir milletvekili olarak “Kadının Güçlendirilmesi ve Karar Alma Mekanizmalarına Katılımı” konusunda TBMM’nin çalışmalarını mı anlattı yoksa parti yöneticisi sıfatıyla AKP hükümetinin icraatlarını mı anlattı?
Zira malûm, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde “sert kuvvetler ayrılığı ilkesi” uygulanıyor ve yasama ile yürütme arasında keskin bir çizgi var.
İkinci olarak Muhtereme Keşir acaba üniversitenin veya fakültenin dâveti üzerine mi konferansçı oldu yoksa TBMM Başkanlığı Muhtereme Keşir’in konuşmacı olması için bir tavsiyede ya da ricada mı bulundu? (Her halde AKP Genel Başkanlığı’nın böyle bir “rica”sı olmamıştır. Olması da beklenmez. Zira partiler “devlet” değildir, sivil toplum örgütleridir.)
Dâvet Üniversiteden gelmişse Üniversitenin ya da Fakültenin yetkili kurullarının bu konuda bir kararı elbette vardır. Ve dâvetin gerekçesi de orada elbette yazılıdır.
Üçüncüsü ve asıl önemli olan soru şu: Muhtereme Keşir’in konuştuğu bu konu ile ilgili olarak her halde önümüzdeki günlerde aynı mekânda bazı muhalefet partilerinin milletvekili seviyesinde bazı temsilcileri de konferansçı olarak konuşacaktır ve böylece hem hocalar ve hem de öğrenciler çift yönlü ve hatta üç dört yönlü bilgilendirilecekler ve bilgilerden bilgi beğeneceklerdir.
Zira Üniversite dediğimiz şey ancak o zaman “özerk” olur.
Aslında keşke “Kadının Güçlendirilmesi ve Karar Alma Mekanizmalarına Katılımı” konusunu, iktidar ve muhalefet milletvekilleri, Üniversitenin organize ettiği bir panelde konuşup tartışabilselerdi.
Ama o olmaz, değil mi? Üniversitelerin kamusal mekânlarında siyaset yapmamak lâzım.
Doğru… Haklısınız! Düşüncemizi geri çektik. Derhal… Bizimki de cahillik işte! Affediniz…