Ticarette toptancılık risklidir, ama iyi para kazandırır. Hayatta ve başkaları hakkında hüküm verme işinde toptancılık da risklidir ve hem de bol bol günah kazandırır.
Kur’ân’ın “Vela tezirü…” emri, “toptancı olmayın yoksa günahınız büyük olur” der.
Kur’ân’ı bilmek, evvelâ, bunu bilmek ve yapabilmek demektir. Zira, bu adalettir, aksi de zulümdür.
Âyetin meal metnini hatırlayalım:
-Hiçbir günahkâr başkasının günahını üstlenmez.
-Hiçbir günahkâra başkasının günahı yüklenemez.
-Birinin hatasıyla başkası, akraba ve dostları, hatta fikirdaşları mesul edilemez.
Âyetin emri aynı zamanda çağdaş evrensel hukukun da emri olmuş (Sadece, âyetin mealindeki “günah” “suç”a dönüşmüş. Her suç günah mıdır, her günah suç olmalı mıdır, ayrı mesele).
Çağdaş hukuk der ki:
-Suç ve ceza şahsîdir.
-Suça yardım ve yataklık etmedikçe ya da suça teşvik veya tahrik etmedikçe, hiç kimseye, başkasının suçunun cezası verilemez.
İlke planında kalıp fikir tartışması yapmakla yetinmeyen ve üstelik ya kişilerin gıybetini ya da olup bitmiş olayların gevezeliğini yapan insanlara bir bakın.
Ne âyetten-emirden haberleri var, ne hukuktan-adaletten.
Vuruyorlar abalıya, abalılara…
Oysa Kur’ân’daki ve Anayasalardaki toptancılık yasağının mânâsı şöyle olsa gerek:
-Bir kişinin bir suçu ya da hatası var diye diğer iyiliklerini görmezlikten gelmek ve manen idamına hükmetmek zulümdür.
-Bir grubun ya da cemaatin içindeki bazı insanların kötü yönleri de var diye aynı gruptaki diğer insanların iyi yönlerini görmezden gelmek zulümdür.
-Bir grubun veya fikir akımının liderinin eksikleri var diye o grubun bütün fertlerini hatalı-suçlu saymak zulümdür. (Bu grup bir siyasî parti ise liderinin istikrar kazanmış söz ve davranışları partinin tercihini yansıtacağından elbette o partiye oy verip vermeyeceğinizi liderine de bakarak belirlersiniz. Ama partiye fikir vermeyi de sürdürürsünüz. Zira bu ikisi ayrı meseledir. Zira oyunuz bir tane, fikriniz bin tanedir.).
Bunlara itirazı olan önce dönüp kendisine bakmalı. “Benim hiç suçum günahım yok” diyebilenin elini öper, onu hariç tutar, diğerleri için yazmayı sürdürürüz.
O yüzden, “evliya arıyorsanız kişi aramaktan vazgeçiniz, zira şahıs evliyanın zamanı geçti; cemaatler oluşturunuz, içinizdeki şahs-ı manevi evliyayı bulunuz” diyenlerdeniz.
Şimdi soralım.
Bu kadar zulüm, “küfür deresine giren zulüm” müdür?
Cevap zor, değil mi. Mehaza bakmak lâzım.
İşte o yüzden “herkesi ‘abalı’ yapan ve izleyeni suça ve günaha teşvik veya tahrik eden medyayı dinlemeyin, okumayın; perhiz yapın; kaynağınızı okuyun, dönüp dönüp bir daha okuyun” diyoruz.
“Toplum çatırdıyor, sen kaynak derdindesin” diyenlerinizi duyar gibiyiz.
Onlara cevabımız şu: Bakışınız doğru değil. Toplumu, dedikodudan, gıybetten, fikir gevezeliğinden kaynaklanan toptancı tavırlar böler. Toplumsal barışa en çok bunlar zarar verir. Uzak durunuz.