Geçen Cumartesi günkü yazımızda şunları yazmıştık. “Bilhassa gençlere kanaatimizce başka bir görev düşüyor:
Tecrübelilerin sosyal medyada bir saatte okuyup yazdıklarını onlar birkaç dakikada yapabiliyorlar. Gözleri, algıları, parmakları iyi çalışıyor. O halde gençlerimizin bu manevî zenginliğin zekâtını, bilhassa bu dönemde, kırka bir değil ona bir olarak vermeleri lâzım. Birinci iş medyadaki ve sosyal medyadaki trolleri takip etmek her paylaşımlarını makul biçimde yorumlayıp onları teşhis etmek.”
Yeni Asya’nın istikbal vadeden genç kalemlerinden biri olan Cenk Çalık’ın konuyla ilgili olarak riskleri bildirmek üzere bize gönderdiği değerlendirmeler (bizim ifadelerimizle) şöyle:
1- Takip edilenlerin bozuk fıtratının takip edenleri de bozmaması için tedbirler alınması lâzım. Safi zihinleri idlal etmeden ve olumsuzlukları çok da nazara vermeden trol teşhis etmenin çözümleri üretilmeli.
2- Sosyal medyada çokça şahit oluyoruz: Hizmette tecrübeli ama sosyal medya açısından tecrübesiz bazı ağabeyler, adeta, bu trollerle nasıl mücadele “edilemeyeceğinin” örneği durumundalar. Yani gençlerin, yaşlıların bu konudaki olumsuz tecrübelerinden de ders almalarında fayda var.
3- Bir de sosyal medyada bilhassa trollerle ilgili aktivitelerin onları düzeltme ve ıslah etme hedefinden ziyade onların kötü niyetini teşhis etme ve böylece verecekleri zararları azaltma amacı gütmesi lâzım.
4- Sizin de yazdığınız gibi yapılacakların mutlaka meşveretle ve mütesanit heyetler eliyle yapılması lâzım. Üslûp ve yöntem konusu bu işin ehli olanların yapacağı istişarelerle kararlaştırılmalı.
5- Bu mücadelede öne çıkanların aynı zamanda hedef haline getirileceğini ve çeşitli yollarla yıpratılmaya çalışılacağını da unutmamak ve tedbirini almak lâzım. Bu gençlerin üzerine sosyal medyada yine bizden görünen birilerinin omuzunun arkasından hücum edilebilir. Hatta sosyal medya tecrübesi olmayan yaşlı bazı dostlar kışkırtılarak alet de edilebilir. Gençlerin bütün bunlara karşı sık sık aşılanmasında fayda var.
Cenk Çalık’a teşekkür ediyoruz.
Bu vesileyle biz de bazı ilâveler yapalım:
1- Sosyal medyanın motive edici pozitif gücü neredeyse yoktur. Zira sohbette insıbağ vardır. Ve insıbağ ancak yüzyüze ve dizdize sohbetle olur. (Zoom ve benzerleri üzerinden okunan derslerin ve müzakerelerin düşük de olsa verimliliği ayrı bir husustur.)
2- Buna karşılık sosyal medyanın motivasyon bozucu kuvveti ise çok yüksektir. Bu sebeple gençlerimizin motivasyon aşıları ile aşılanmasının önemi daha da büyüktür.
3- Meşrû dairedeki şöhretin öne çıkan açısından riskli olmakla birlikte tek başına ve bizzat günah olmadığı Ayasofya’daki iki tür şöhreti anlatan derslerle herkese anlatılabilir.
Başkasının meşrû ve hatta lüzumlu şöhretini kıskanan, önce dönüp kendi nefsine bakmalı.