Zoraki okuyucu iki türlü. Birincisi bizi zoraki okuyanlar. İkincisi de bizim okuduklarımızı zoraki okuyanlar.
Önce birincisi: Genel olarak yazılarımızda, birilerinin, siyasete göbekten bağımlı resmî din kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nı tek doğru din kurumu olarak kabul ettirmeye ve dolayısıyla Diyanet’in din hizmetini ve anlayışını da tek geçerli din hizmeti ve anlayışı olarak görüp göstermeye çalıştığını ve bunu başarmakta olduğunu delilleriyle gösteriyoruz.
Bu kapsamdaki bir yazımızda, geçen gün, liselerde polislerce verilen “terör cemaati” brifinglerinden hareketle AKP iktidarı döneminde devletin gele gele bütün cemaatleri “potansiyel terör cemaati” gören ve tehlikeli ve düşman sayan bir devlet haline getirildiğini yazdık.
Bu yazımız bizim de üye olduğumuz bazı karma WhatsApp gruplarında da paylaşıldı.
AKP’ye toz kondurmayan cilâcı dostlarımız yazımızı okudu, ama okumamış gibi yaptı. Hatta bazıları konuyu değiştirmek için çeşitli zırva taktikler üretti. En ilginci de sürülmüş tarla meraklısı ve gizli traktör kullanıcısı birinin “cemaat gibi cemaat mi var ki” diyerek yapılanları savunmaya kalkması idi.
İşte bu okuyucularımız “zoraki okuyucu”dur. Olsun, okusunlar da… Kıyametleri kopmazsa bir gün mutlaka uyanacaklar ve dönecekler. Güneş batıdan doğmadı. Ümitliyiz. Dönenleri de görüyor ve seviniyoruz.
İkinci grup AKP’sever “zoraki okuyucu” ise bizim bu dönemde bilhassa cemaat kavramına çekilen operasyonu ve hürriyet ve adalet sahasında yapılan yanlışları / zulümleri görüp göstermemize karşılık şöyle söyleyenler:
“Bediüzzaman bu işlerle ilgilenmemiş. Siyasete karışmamış. İman hizmeti yapmış. Siz de karışmayın!”
Onlarla aramızda geçen muhavere şöyle:
- Bediüzzaman sadece imanî eserler neşretme ve okuyup okutma işini hangi dönemde yapmış?
- İkinci Said döneminde, yani 1925 ile 1950 arasında.
- Bilhassa 1950’den sonra Üçüncü Said döneminde ne yapmış? Meselâ Menderes’e ve diğer siyasetçilere adalet ve devlet düzeni hakkında ikazlar yapmış mı?
- Evet. Ama şimdi bu ikazların yeri ve zamanı değil. 1925-50 arasında yapılanları yapmakla yetinmek lâzım.
- Yani o günün şartlarına geri mi döndük?
- Hemen hemen!
- O zaman, biz size, “şimdi iktidarda o zamanın CHP’sine benzer bir AKP var” deyince bize neden kızıyorsunuz ki? Hem siz Emirdağ Lâhikası vs. kitaplardaki “siyasetçiye içtimaî dersler”i okumuyor musunuz?
- Zoraki okuyoruz!
İşte ikinci grup zoraki okuyucu! Ne diyelim? Okuyunuz, ama anlamak için!