Televizyon ve sosyal medya üzerinden sürekli olarak lüks hayat ve zengin olmanın formüllerini anlatıp, “Siz hâlâ zengin olmadınız mı?” diyen, hatta “Zengin değilsen hiçsin” gibi bir kanaat oluşturulmaya başlandı.
Bir gün işyerinde arkadaşım dedi ki; “Hoca, senin çok paran olsa bozulur musun? (yani Allah’ı unutup, dünyaya dalar mısın?) Ben de: “İnşaallah bozulmam, Allah muhafaza etsin, ama zorlanırım” dedim.
Ona şu kıssayı anlattım: Peygamberimizin (asm) zamanında Sa’lebe bin Hatip adlı kişi Medine’de Peygamber Efendimiz’den (asm) zengin olmak için duâ istiyor. Peygamber Efendimiz (asm) ise kendisini ‘Şükrünü eda edeceğin az mal, şükrünü eda edemeyeceğin çok maldan hayırlıdır’ diyerek şükre dâvet ediyor. Fakat Sa’lebe hiç durmadan aynı isteği tekrarlayınca Peygamber Efendimiz (asm) Sa’lebe’ye duâ ediyor.
Rivayete göre Sa’lebe koyun alıyor. Derken koyunları çoğalmaya başlıyor. Derken, her vakit mescide gelen Sa’lebe malı arttıkça mescide hiç gelemez hale geliyor. Sa’lebe, önce cemaati terk ediyor, sonra namazı… Derken zekât emri geldiğinde ‘Bir düşüneyim’ diyor ve zekât vermiyor.
Ardından bir akrabası kendisi hakkında âyet indiğini haber vererek zekât emrinin kesin bir emir olduğunu söyleyince pişman oluyor ve Peygamber Efendimiz’e (asm) zekâtını götürüyor. Fakat Peygamber Efendimiz (asm) “Allah beni senin zekâtını almaktan men eyledi.” buyurarak zekâtını almıyor.
Peygamber Efendimiz’in (asm) vefatından sonra Sa’lebe zekâtını Hazret-i Ebu Bekir’e (ra) götürüyor.
Fakat Hazret-i Ebu Bekir (ra): “Resulullah’ın almadığı zekâtı ben de alamam.” diyor. Sa’lebe Hazret-i Ömer (ra) döneminde tekrar zekâtını getirmek istediyse de, Hazret-i Ömer de (ra) kabul etmiyor.
Sa’lebe Hazret-i Osman (ra) döneminde zekâtını kabul ettiremeden vefat ediyor.”
Özellikle maddî zenginlik arttınca maalesef malımızın peşine koşarken dünya bizi çekiyor. Ve şahsî okumalarımızı yapamaz hale geliyoruz. Yapamadıkça da derd-i maişet artıyor ve hepten dünyada sıkıntılarla boğulur hale geliyoruz.
Rabbim bizi imandan, Kur’ân’dan ve Risale-i Nur’dan ayırmasın. Sıratı müstakimde yol almayı nasip etsin. Hayırlı ve bereketli kazançlar versin. Son sözüm, “Azdıracak zenginlikten Allah’a sığınırım.” Amin.
Dünyayı kesben değil kalben terk etmek lâzımdır. (Mesnevî-i Nuriye)