"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suriyeliler sorunu ve mülteci yönetimi

Ahmet Hamdi AYDIN
21 Temmuz 2014, Pazartesi
3-4 yıldır dünyayı, Ortadoğu’yu ve Türkiye’yi ilgilendiren bir “Suriye sorunu” yaşanıyor. Suriye’nin bütün komşu ülkeleri gibi belki de hepsinden çok Türkiye’nin maalesef bir de “Suriyeliler sorunu” vardır. İlgilenilmesi, uğraşılması ve çözümlenmesi gereken önemli bir sorun… Üstelik öngöremediğimiz şeylerin ortaya çıkması ile ortaya çıkan ve kendi kendimize büyüttüğümüz bir sorun…
Suriye’de iç savaş çıkıp da sığınmacılar gelmeye başladığında iç savaşın bu kadar sürmeyeceğini ve çok kısa bir süre içerisinde rejimin yıkılıp her şeyin Türkiye’nin istediği gibi olacağını zannettik. Dolayısıyla gelenleri çadır kentlerde rahatlıkla barındırıp bütün ihtiyaçlarını karşılayacağımızı ve “her şey güzel olduğunda” ülkelerine döneceklerini zannettik. Yani Suriye politikamız bu ihtimal üzerine geliştirilmişti. Fakat hiçbir şey düşündüğümüz ve öngördüğümüz şekilde gelişmedi.
3-4 senedir Suriye rejimi direniyor, bırakın geri gitmeleri, hâlâ Suriye’den kaçışlar devam etmektedir. Türkiye’ye 100 bin mülteci geleceği beklerken şimdi resmî rakamlara göre 1 milyon, gerçekte ise 2 milyon civarında Suriyeli Türkiye’ye sığınmış durumdadır. Şanlıurfa, Gaziantep ve Kahramanmaraş gibi sınıra yakın şehirlerin her birinde 50-100 bin kişi bulunmaktadır. Bu şehirlerde 15-20 bin kişiye çadır kentlerde hizmet verilmektedir, fakat onlardan kat kat fazlası kayıtlı veya kayıtsız, izinli veya izinsiz gelmiş Suriyeli şehirlerin her yanına yayılmış durumdadır. Artık yetkililer de bu öngöremedikleri gelişme karşısında şaşkın ve çaresiz gibidirler.
Ev alan veya kiralayanlar ile iş kuran veya bulanlarla ilgili olarak pek sorun yok. Vatandaş bunlara değil sorun çıkarmak, aksine her anlamda yardım ediyor. Fakat bu şekilde iş ve ev kuramayana binlerce insan şehir meydanlarında, halka açık parklarda, metroların kuytu yerlerinde ve özellikle İstanbul’un Fatih semtinde olduğu gibi kaldırımlar ve refüjlerde yatıp kalkmakta, ya dilenmekte ya da hırsızlık, kapkaççılık ve soygun yaparak gayrimeşrû yollardan geçim imkânı bulmaya çalışmaktadırlar. Hadi şimdi mevsim itibariyle dışarıda yaşıyorlar, yarın kış geldiğinde ne olacak?
Allah kimseyi açlıkla, evsizlikle ve işsizlikle imtihan etmesin. Aç olan ve özellikle çoluk çocuğunu geçimini sağlayamayan insan maalesef her türlü olumsuz yola sapabilir. Sorun işimdi bu aşamadadır. Fakat gerekli tedbirler alınmazsa Allah korusun daha olumsuz şeyler olabilir. Nitekim son günlerde Kahramanmaraş dahil bir çok yerde kan akacak kadar olaylar çıkmaya başladı. Sorun artık bir tür toplumsal kriz haline dönüşmekte ve içinden çıkılmaz hale gelmektedir. Üstelik iç politik kaygılar da bu konuya yeterince eğilmeye ve konu ile ilgili politikalar geliştirmeye engel olmaktadır.
Sebep olarak belki tek taraflı veya karşılıklı taciz olayları oluyor, belki başka türlü tahammülsüzlükler olabiliyor, ama sonuç itibariyle artık bir “Suriyeli fobisi” baş göstermiş gibidir. İnsanımız da artık “ne olacak bu işin sonu” diye sormaya başladı. Sokaklar tekin olmamaya başladı, insanlar çocuklarının sokağa çıkmalarından endişe eder oldu.
Kısacası artık acil tedbirler almak ve çözüm üretmek gerekiyor. Fakat maalesef şimdiye kadar doğru dürüst bir göçmen ve mülteci politikamız olmadı. Suriye ve Suriyeliler ile ilgili olarak işleyen bir politikamız olmadığı gibi konu ile ilgili plan ve programlar da toplumsal ve akademik destek almadan yapıldı,
Bu politika ve strateji eksikliğinden dolayı bu aşamada ihtiyacımız olan şey iyi bir mülteci yönetimidir. Mülteci yönetimi, mültecilerin gelme ihtimaline karşı hazırlıklı olmak, yasadışı veya baş edilemeyecek şekilde çok fazla ve kontrolsüz mülteci akınına uğramamak için gerekli tedbirleri almak, her şeye rağmen mültecilerin gelmesi halinde karşılayarak güvenliklerini sağlanmak, gerekli resmî işlemlerini yapmak, uygun yerlerde ve şartlarda ikamet ettirilerek asgarî ihtiyaçlarını karşılamak, temel haklarını kullanabilmelerine imkân sağlamak, fakat bunun yanında toplumu rahatsız etmemelerini, resmî düzene ve toplumsal normlara saygılı olarak yaşamalarını sağlamak, bütün bunlar için örgütlenmek ve gerektiğinde uygulamaya konulabilecek normal ve B planlarına sahip olmak demektir.
Böyle bir mülteci yönetimi Suriyeliler sorununu bir derece de olsa çözebilir. 
Okunma Sayısı: 1471
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı