Neden aynı isimli deva iki defa tekrar olarak telif anında yazıldığının izah edildiği haşiyede ise; “Fıtrî bir surette bu Lem’a tahattur ettiğinden, altıncı mertebede iki devâ yazılmış. Fıtrîliğine ilişmemek için öylece bıraktık; belki bir sır vardır diye değiştirmedik.” şeklinde izahat yapılmıştı. Bu haşiyede Üstadın bahsettiği SIR acaba ne olabilirdi? Bunu nasıl anlamamız lâzım hususunda derse katılan abilerce farklı fikirler söylendi.

Bu sırrın anlaşılması için ne yapmamız gerektiği ve hangi usûlün takip edilmesi lâzım geldiği düşünüldüğünde, Nurun Kahraman Talebesi Zübeyir Abinin konferansta Üstaddan naklettiği “Üstadımız Bedîüzzaman, bir Nur Talebesine Risale-i Nur’dan bazan okuyuvermek nimetini bahşederken izah etmiyor, diyor ki: “Risale-i Nur, imanî mes’eleleri lüzumu derecesinde izah etmiş. Risale-i Nur’un hocası, Risale-i Nur’dur.” hakikati doğrultusunda Barla Lâhikası’ndaki konu hakkındaki izahat nazarımızı celp etti.

Madem Risale-i Nurun izahı Risale-i Nur’da vardır. Öyleyse Risale-i Nur’a dahil edilen Yirmi Yedinci Mektubun Lâhikalarına da bakılması elzemdir. Onun için Barla Lâhikası’nda 17 Zilhicce 1353 tarihli uzun bir Mektubunda, Hulusi Abinin Altıncı Devanın haşiyesindeki “SIR” hakkındaki izahatı dikkat çekmektedir. Yeni telif edilen Risaleler hakkında hissiyatını Üstadına yazdığı 237. Sıra numaralı lâhikasında Hulusi Abi, Otuz Birinci Mektubun Yirmi Beşinci Lem’ası olan ve maddî ve mânevî bütün hastalıklara mükemmel deva olarak vasıflandırdığı Hastalar Risalesi ile alâkalı kısımda; “Altıncı Devanın iki defa yazılmasına merak ettim, hatırıma geldi. Birden yirmi beşe kadar devaları topladım, 325 oldu. Tekrar eden altı numaralı devayı da zam edince 331 çıktı. Söylenişte ve yazılışta ekseriyetle hazfedilen bu rakamlardaki kaldırılmış bin sayısını nazar-ı dikkate alırsak 1325 ve 1331’de İslâm âleminin başına gelmiş olan musîbetlere, bu Lem’ada mahfî işaret bulunduğuna hükmeyledim.” diye işaret-i gaybiye nevinden istihraçta bulunmuş.

Bahsedilen 1325 ve 1331 tarihlerinin milâdî karşılığı 20. asrın başı ve Üstadımızın tabiriyle helâket ve felâket asrı olan ahirzamanın bir faslı olan Birinci Dünya Savaşı’nın evvel ve ahirinde yaşanan maddî ve manevî musîbetlere gizli işaretlerin var olduğu tesbitini yapan Hulusi Abi, Hastalar Risalesi’nin insanlığın her türlü dertlerine devalar ihtiva ettiğine işaret etmiş. Bir çok insanın itirafı ile de sabittir ki Yirmi Beşinci Lem’a Hastalar Risalesi maddî hastalıkların yanında manevî dertlere de bir tiryak hükmündedir.

Hulusi Abi Barla Lâhikası’ndaki bu mektubunun devamında Altıncı Devanın haşiyesinde bahsedilen sırrın açılması hususunda, “Basiretli ve Nurlu arkadaşların, daha mahfî hakaik çıkardıklarını ümit ediyorum.” demekle, başka Nur Talebelerinin de farklı gizli sırları keşfettiklerini ifade emekte… fakat bu ilâve sırlar hakkında bizim elimizde henüz bir bilgi mevcut olmadığını söylemekle iktifa ediyoruz.

Yazımızı Üstad Hazretleri’nin Hastalar Risalesi sonundaki duâsıyla noktayalım inşaallah: “Cenâb-ı Hak sizlere şifa versin, hastalıklarınızı keffâretü’z-zünub yapsın. 

Âmin, âmin, âmin.”