"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu ince sırrı kavrayabilsek!

Ali FERŞADOĞLU
06 Ağustos 2022, Cumartesi
Çağımızın tahkik ehli olmayan Müslümanını şaşırtan sosyal hadiselerden birisi şudur: “Bir Müslümanın bütün halleri Müslüman olmak lâzım gelmediği gibi, kâfirin de bütün halleri kâfir olmak lâzım gelmez.” (Sünuhât, s. 40.)

Bu hakikat ve prensip kabul edilmezse sair insanlar ötekileştirilir, fikir alışverişi, dayanışma ve yardımlaşmanın kökü kesilir.

Mesela, adam ateist, gayr-i müslimdir, ama, hürriyetçi, demokrat, adil, hakperest, sanatkar veya benzer güzel sıfatları olabilir. İşte AB, “kurumsal” olarak da hak, hürriyet, adalet, sulh/barış ve medeniyet projesi olarak pratik hayata geçirilmiştir. Hak ve adalet arayışında onlara müracaat ediyoruz. (Tabii ki, 1. Avrupa!)  

Bu ölçü bilinmediğinden gayr-i müslimlerin ilmi, teknolojik ve sosyal bütün güzelliklerine itiraz edildi ve kesb-i medeniyette geri kalındı! İşte İslam aleminin hal-i pür melali.  

Şeriat, yani Kur’an ve Sünnet-i Seniyye bizi gayr-i müslimlerin ilim, teknoloji, sanat ve sair güzel gelişmelerini almaya izin vermenin ötesinde teşvik eder: Nitekim Hz. Peygamber (asm) “Hikmet, mü’minin yitiğidir. Nerede bulursa onu almaya en layık olan odur.” (Tirmizi, İlm 19) demiştir.  

Aklın, mantığın, ilmin, araştırmanın, delil ve belgelere dayanarak konuşmanın emrini veren İslamiyet hiç doğmatik, mutaassıp, gelişmelere kapalı olabilir mi? 

“Bir Müslümanın bütün halleri Müslüman olmak lâzım gelmediği” şu sualin cevabından da anlaşılıyor: “Bazı nâs, senin gibi mânâ vermiyorlar. Hem de bazı Jön Türklerin a’mâl ve etvârı pis tefsir ediliyor. Zira bazı Ramazan’ı yer, rakı içer, namazı terk eder. Böyle, Allah’ın emrinde hıyanet eden, nasıl millete sadakat edecektir?” ve cevabından da anlaşılıyor: 

“Evet, neam, hakkınız var. Fakat hamiyet ayrı, iş ayrıdır. Bence bir kalb ve vicdan fezâil-i İslâmiye ile mütezeyyin olmazsa, ondan hakikî hamiyet ve sadakat ve adalet beklenilmez. Fakat iş ve san’at başka olduğu için, fâsık bir adam güzel çobanlık edebilir. Ayyaş bir adam, ayyaş olmadığı vakitte iyi saat yapabilir. İşte, şimdi salâhat ve mehareti, tâbir-i âharla fazileti ve hamiyeti, nur-u kalb ve nur-u fikri cem edenler vezaife kifayet etmezler. Öyleyse, ya maharettir veya salâhattir. San’atta maharet ise müreccahtır. Hem de o sarhoş namazsızlar Jön Türk değiller, belki şeyn Türktürler. Yani fena ve çirkin Türktürler. Genç Türklerin râfızîleridirler. Herşeyin bir râfızîsi var. Hürriyetin râfızîsi de süfehâdır.” (Münazarat, s. 56.) 

Okunma Sayısı: 1781
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Omerarcok

    6.8.2022 04:14:02

    Güzel ve hassas bir konu işlenmiş.Tum problem eğitim sistemimizden kaynaklanıyor.Din ilimleri ile fen ilimleri birlestirilse,ahlaklı ve donanımlı bir aydın kesim ortaya çıkar.tipki beden ile ruhun bir arada olması gibi.Ulkemizin bugünkü sıkıntılarının asıl kaynağı ise işin ehline değilde daha çok ilahiyat kökenlilere verilmesinden kaynaklanıyor.makalede çok güzel tesbitler yapilmis Allah razı olsun

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı