"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Diyanet camiası vazifesini yapsa...

Ali FERŞADOĞLU
21 Ocak 2021, Perşembe
600 bini aşkın imam-hatip, vaiz, İlahiyatçı, yüz binlerce cami, Kur’ân kursu var… Ama, Türkiye’de milyonlarca Müslüman, “doğru İslâmiyet ve İslâmiyete lâyık doğru” bilgilerden mahrum!

Bunun ilke ve inkılâplarla, Kemalizm ile, çarpık eğitim sistemi ile yakından ilgisi vardır. Ancak, önemli bir nokta da var: 600 bin inanmış adam, gerçekten Kur’ân’ın ilk emri, “İkra!/Oku” 1 âyeti gereğince kendisini donatsa, çok kısa zamanda Türkiye’nin ve İslâm âleminin rengi değişir! 

“Rabbinin yoluna hikmetle, ilim ile ve güzel öğütle dâvet et; onlarla en güzel yöntemle tartış.” 2 mealindeki âyet-i kerimeden mülhemle “Medenilere galebe çalmak, ikna iledir, söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir!” diyen Bediüzzaman, vaaz ve nasihatin esaslarını belirler: 

“Ben vaizleri dinledim, nasihatleri bana tesir etmedi. Düşündüm, kalbimin katılığından başka üç sebep buldum: 

1. Zaman-ı hazırayı (günümüzü) zaman-ı salifeye (geçmiş zamana) kıyas ederek yalnız iddia ettiklerini parlak tasvirler ve mübalâğalı gösteriyorlar. Tesir ettirmek için iddia edileni ispat etmeleri, hakikati arayanı iknaya lâzım iken ihmal ediyorlar. 

2. Bir şeyi tergip (rağbeti arttırma) veya terhip (çekinmeyi temin) etmekle ondan daha mühim şeyi basitleştireceklerinden, şeriatın ölçüsünü/dengesini muhafaza etmiyorlar. 

3. Belâgatın gereği olan, hâle mutabık, yani ilcaat-ı zamana (zamanın gereğine) muvafık, yani hastalığın teşhisine münasip söz söylemezler. Güya insanları eski zaman köşelerine çekiyorlar, sonra konuşuyorlar. 

Özetle, büyük vaizlerimiz hem araştıran/inceleyen bir bilgin olmalı; hem meselelere hâkim ve dikkatli olmalı; ta şeriatın ölçüsünü bozmasın... Hem ikna eden olmalı; ta ortam, şart ve zamana uygun söz söylesin... Ve şeriat terazisiyle tartsın. Ve böyle olmaları da şarttır. 3 

Mevzular akılda kalacak şekilde ispatlanmalı, anlatılmalı ve izah edilmeli. Eğer sırf hissî olursa, tesiri zayıf ve geçicidir. Bir toplulukta topluluğun psikolojisi başkadır, başka bir toplulukta veya yalnız kaldığında başkadır. Cami içinde, kalabalık hâlde onu etkilemek, hatta ağlatmak mümkündür. Anlatılanlar aklen, ilmen, mantıken ispat edilmeli, izah edilmeli, açıklanmalı; ta ki, etkisi devam etsin...

Dipnotlar: 

1- Alak Sûresi, 1.

2- Nahl Sûresi, 125.

3- Bediüzzaman, Divan-ı Harb-i Örfi, s. 88-89. 

Okunma Sayısı: 1762
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı