Başlığa çıkardığımız bu hadis-i şerifi anlamak için varlıklar yaratılış şemasına bakmalıyız: “1-Ruhanîler 2-Cismanîler. Ruhanîler: a-Melekler b-Cinler c-Şeytanlar. Cismanîler: a-İnsanlar b-Hayvanlar c-Bitki ve sair cansızlar.”
Ruhanîler, yani nurdan (çok ince enerji boyutlarından) yaratılan melekler; tamamen ulvî duygularla donatılmış, “akıllı, şuurlu”, fakat nefisleri (olumsuz duyguları) olmayan latif varlıklardır. Cinler, “nefis, idrak ve irade” sahibi, bizim gibi imtihana tâbi tutulmuş, düşük yoğunluklu, “ışınsal” yaratıklardır. Şeytanlar ise, baştan ayağa “süfliyat” denen, “siyah enerji” boyutlarından var edilmiş kötü ruhlardır. İnsan melek, cin, şeytan, hayvanlardan farklı yaratılmıştır. “Cenâb-ı Hakkın antika bir sanatıdır ve en nâzik ve nâzenin bir mucize-i kudretidir (sonsuz gücünün mu’cizesidir) ki, insanı bütün esmâsının (isim ve sıfatlarının) cilvesine mazhar ve nakışlarına medâr ve kâinata bir misâl-i musağğar (küçültülmüş örneği, minyatürü) sûretinde yaratmıştır.”1 “Misal-i musağğar”, kâinatın özeti, minyatürü demektir. Yani, oradaki bulunan maddi-manevi, hayvani, nebati (bitkisel), madeni bütün özellikler “câmiyeti” itibariyle insanda toplanmıştır. Manevi olarak da ruhanilerin, yani, melek, cin ve şeytanların özellikleri potansiyel olarak konmuş. Yani, oradaki bulunan maddi-manevi, hayvani, nebati (bitkisel) bütün özellikler “câmiyeti” itibariyle insanda toplanmıştır. Manevi olarak da ruhanilerin, yani, melek, cin ve şeytanların özellikleri potansiyel olarak konmuş.
İşte insanda hem enerji boyutlu, hem maden, hem bitki hem hayvan, hem ruhani, hem de “insani” özellikler söz konusudur. İradesi, düşünmesi, inanması, ibadet etmesi, takvası, salih amelleri, güzel ahlakı insani cepheleridir; ruh ve kalbin tekamülüdür.
Ancak, insanda bir de nefsani, hayvani boyutlar vardır. “Tevvab, Gaffar, Settar” isimleri hata, kusur ve günahtan sonra tevbe ve gufran dilemeyi gerektirir. İşte bu hakikate binaen Peygamberimiz (asm) “Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teâlâ Hazretleri sizi helâk eder ve yerinize, günah işleyip tevbe edip mağfiret edeceği kimseler yaratırdı.”2
Dipnotlar:
1-Sözler, Enst./inter., s. 282;
2-[Müslim, Tevbe, 9, (2748); Tirmizî, Da’avât 105, (3533).]