Dehrin getirdiği kovid-19’un zedelediği irtibat, muhabbet, uhuvveti, hizmetlerde yol açtığı fütur, aksaklıkları, İktidarın inanılmaz baskısı ve cemaatleri biribirine kırdırma fitnesini aşmak zorundayız.
Bediüzzaman’ın ortaya koyduğu ölçülerden takviye “iman, ümit ve şevk aşısı” olmalı.
Telefonumuzu şarj etmezsek kimseyle iletişime geçemeyiz. Şarjlı pilleri, fenerleri şarj etmezsek önümüzü aydınlatamayız. Elektrik enerjisi yoksa fabrika, makine, motorlar, otomobilleri, bilgisayarları, vs.’yi çalıştıramayız.
İmanımızı, yenilemezsek Rabbimizin rahmetinin, melek “ilhamlarının” kapsam alanının dışında kalırız. İman esaslarını, Esma-i Hüsna’yı ne kadar tefekkür edersek, ufkumuz o kadar genişler. Çünkü, “İmân hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî imânı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imânın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikàtından kurtulabilir.” (Sünûhat, internet sitesi, s. 284)
Bediüzzaman iman esaslarını ve yüzlerce alt başlıklarını, ilmel-yakin, aynel yakin (görme derecesinde kesin bilme), hakkalyakin (yaşama derecesinde kesin bir bilme) ile izah ve ispat ederek ortaya koymuştur.
Şimdi bize lâzım olan Kur’ân eşsiz, hakikatli, manevî, iddiaya değil ispata dayalı tefsiri Risale-i Nur’u “anlayarak ve kabul ederek” okumak, “imanımızı Risale-i Nur’dan şarj ederek” takviye etmek, yenilemektir. Onu okur, müzakere edersek ancak gerçek, tahkiki iman enerjisini şarj etmiş oluruz! Olumsuz, menfi duygu ve hasletlerimizi de ancak imanla engeller, gerçek rotaya gireriz. Çünkü, “İman, kalbde, kafada daimî bir mânevî yasakçı bıraktığından, fena meyelânlar histen, nefisten çıktıkça ’yasaktır’ der, tard eder, kaçırır.
“Evet, insanın fiilleri kalbin, hissin temayülâtından çıkar. O temayülât, ruhun ihtisasatından ve ihtiyacatından gelir. Ruh ise, iman nuru ile harekete gelir. Hayır ise yapar, şer ise kendini çekmeye çalışır. Daha kör hisler onu yanlış yola sevk edip mağlûp etmez. (Hutbe-i Şamiye, internet, s. 82.)
“Nur” ışıktır, aydınlıktır, bilgidir. “Kuvvet” enerjidir. Müslümanların bu asırdaki en büyük hatası, iman, yani, “nur ve kuvvet” olmadan İslâmın şartları, ahlâk ve ukubat meselelerini çalıştıracağını zannetmesidir.