Müessese ve devletleri kişilere endekslemek, bekalarını onlara bağlamak batıldır ve dahi şirk-i hafidir! Şahıslar fani, cemaat ve şahs-ı maneviler bakidir!
Eski zamanda yönetim şahısların elinde idi. Padişah, halife, kral, birkaç kişi yarım da olsa işleri yürütebiliyordu. Bediüzzaman kendi şahsını da, hoca, şeyh, şahıs, liderlerleri de aradan çıkarmış, yerine “Risale-i Nur’u, şahs-ı maneviyi, istişareyi, şurayı” koymuştur. Her iş artık meşveret, ortak akıl, kollektif şuur ile hallediliyor. Aksi halde İslam alemini iflasın eşiğine gelip felç oluyor! Çare şu prensiplerde:
Bu zaman, ehl-i hakikat için, şahsiyet ve enaniyet zamanı değil. Zaman, cemaat zamanıdır. (Kastamonu Lahikası, s. 106.) Şahıs ne kadar dâhi ve hattâ yüz dahi derecesinde olsa… mağlûptur. (Mektubat, s. 425.)
Fert dahi de olsa, cemaatin şahs-ı manevisini karşı sivrisinek kadar kalır. (Sünühat, s. 52.) Cemaatte olan kuvvet, fertte yoktur. (İşaratü’l-İ’caz, s.162.) “Şahıs ne kadar güçlü ve dahi de olsa şahs-ı maneviye karşı mağlüp düşebilir.” (Emirdağ Lahikası, s. 120.)
“Meşrûtiyetin sırrı, kuvvet kanundadır, şahıs hiçtir. İstibdâdın esâsı, kuvvet şahısta olur, kânunu kendi keyfine tâbî edebilir, hak kuvvetin mağlûbu...” (Münazarat, s. 38.)
“Asya kıt’asının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı şûrâdır. Yani, nasıl fertler birbiriyle meşveret eder; taifeler, kıt’alar dahi o şûrâyı yapmaları lâzımdır. (Hutbe-i Şamiye, s. 66.)
Bir şahsın tehevvüsü için büyük bir daire-i muhita hareket-i mühimmesinden durdurulmaz... (Kastamonu Lâhikası, s. 220.) “Riyaset-i şahsiyenin kat’iyen aleyhindeyim.” (ESDE, Nutuk, s. 196.)
“Reisleriniz malınızı ceplerine indirip hapsettikleri gibi, akıllarınızı da sizden almışlar veya dimağınızda hapsetmişler. (Tarihçe-i Hayat, s. 78.)
“Bazı rüesa ile haksız olarak millete fedakârlık iddia eden sahtekâr hamiyetfüruşlar [gayretkeş, iddiasında olan; fedakârlık taslayan] veya velayeti dava eden ehliyetsiz bazı müteşeyyihlerdir. (Münazarat, s. 55.)
Bu zaman, şahs-ı manevî zamanı olduğu için, böyle büyük ve bakî hakikatlar, fanî ve aciz ve sükût edebilir şahsiyetlere bina edilmez! (Beyanat ve Tenvirler, s. 311.)
Sosyal ve siyasi krizler, zam, pahalılık, fakirlik, yoksulluk ve iflaslar bunun ispatı değil mi?