"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şahıslar savrulur, cemaatler baki kalır

Ali FERŞADOĞLU
21 Haziran 2021, Pazartesi
Şu kesin bir kuraldır: Şahıslar, kişiler savrulur, cemaatler, şahs-ı maneviler baki kalır. Ne var ki, iktidar istibdat üzerine yapılanmış devlet organlarının başına dindar kişileri getirmekle işleri düzelteceğini zannediyor. Halbuki, görüldü ki, devlet dönüşmüyor, şahıslar dindarlıklarını kaybederek dönüşüyor!

Evet, “Zaman, cemaat zamanıdır, cemaatte olan kuvvet, fertte yoktur. (Bediüzzaman, İşaratü’l-İ’caz, s. 162) “Şahıs ne kadar güçlü ve dahi de olsa şahs-ı maneviye karşı mağlûp düşebilir.” (Bediüzzaman, Emirdağ Lâhikası, s. 120)

Şahıslar, savrulur; cemaat, şahs-ı manevî isabet eder: “Risale-i Nur şakirtlerinin bir şahs-ı mânevîsi var; şüphesiz o şahs-ı mânevî bu zamanın bir âlimidir.” (Bediüzzaman, Lem’alar, s.  171)

Eski zamanda yönetim şahısların elinde idi. Zira, işler, meslekler dallanıp budaklanmamıştı. Padişah, halife, kral, birkaç kişi ile meseleleri yarım da olsa yürütebiliyordu. Günümüzde meseleler, ilimler (ma-nevî, sosyal, fennî) ve mesleklerin dallanıp-budaklanmıştır. Yönetime de yenilik getiren Bediüzzaman kendisini aradan çıkarmış, yerine “Risale-i Nur’u, cemaati, şahs-ı maneviyi, istişareyi, meclisi, şûrâyı” koymuş; “hoca, şeyh, şahıs, liderlerleri” aradan çıkarmıştır. 

Takip edelim: “Bu zaman, ehl-i hakikat için, şahsiyet ve enaniyet zamanı değil. Zaman, cemaat zamanıdır. Cemaatten çıkan bir şahs-ı manevî hükmeder ve dayanabilir.” (Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 106)

Meseleler ortak akıl, kollektif şuur, teşrik-i mesai ile halledilir. Üstad, “Benim de bir reyim var” demişse, başkasının ne hakkı ve haddi var ki, “Bütün reyler benimdir, ben ne dersem odur” diyebilir! Zira, “Lâakal her onbeş günde bir defa” okuduğu İhlâs Risalesi’ndeki (21. Lem’a’daki) şu hakikate göre hareket eder:

“Hakikî, samimî bir ittifakta herbir fert, sair kardeşlerin gözüyle de bakabilir ve kulaklarıyla da işitebilir. Güya on hakikî müttehid adamın herbiri yirmi gözle bakıyor, on akılla düşünüyor, yirmi kulakla işitiyor, yirmi elle çalışıyor bir tarzda mânevî kıymeti ve kuvvetleri vardır.” (Bediüzzaman, Lem’alar, s. 165)

İşte fertlerden ailelere, ailelerden topluma İhlâs Risalesi’ndeki bu anlayışı yerleştirmek ve pratik hayata geçirmek gerekir. Yoksa, “Birliğimizi beraberliğimizi koruyalım!” diye hamasi nutuklar atmanın bir faydası yok.

Okunma Sayısı: 1668
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali

    21.6.2021 10:24:53

    Şahıs savrulur cemaatler baki kalır. Cemaatler de değişir dönüşür.Hatta dpğru yerde doğru tavrı değişimi göstermezse savrulur. " Şeriatın teferruatı zamana göre değişir. Bu yüzden her zamanın bir hükmü vardır. Zaman en iiyi müfessirdir kaydını izhar etse itiraz edilmez" bsaidnursi ra Eyy ehli hal ve akd ü matbuat Zaman nehrinin ters akıntısına kürek çekmeyin. " İcma şeriatta muteber bir delildir" ona saygı duyun batıla dönüşmekten korkun..!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı

En Çok Okunanlar