Bazıları, “dijital, ortam, güven, sürdürmek, sosyal, yön” kelimelerini de “uydurukça!” sınıfında sayıp eleştiriyor. Halbuki, yabancı kelimenin istimali meşru, uydurukça yasak!
Zira, her lisan, başka dillerden kelime alır, yapısına, fonetik (ses bilgisine) uyarlar, dönüştürür, çevirir, potasında eritir ve kendine mal eder. Risale-i Nur’da pekçok yabancı kelime yer alır:
● Örnek: “Kaleme aldığım şu İşaratü’l-İ’caz adlı eserimi, hakiki bir tefsir niyetiyle yapmadım. Ancak ulema-i İslamdan ehl-i tahkikin takdirlerine mazhar olduğu takdirde, uzak bir istikbalde yapılacak yüksek bir tefsire bir örnek ve bir me’haz olmak üzere, o zamanların insanlarına bir yadigâr maksadıyla yaptım.” (İşaratü’l-İ’caz, s. 14.) Örnek, Ermenice ōrinag’tan alınmıştır.
● Emperyalist, parazit: Hem, mâsum Müslümanların kanlarını sömüren ve servetleri tahaccür etmiş millet kanı olan parazit, tufeylî ve aç gözlü canavar ve barbar emperyalistleri... (Sözler, s. 723.) Parazit, asalak, radyo yayınına karışan bozucu ses.
● Propaganda: “İstanbul’da yirmi bine yakın hemşehrilerimi-hamal ve gafil ve safdil olduklarından-bazı particiler onları iğfal ile vilayât-ı şarkiyeyi lekedar etmelerinden korktum. Ve hamalların umum yerlerini ve kahvelerini gezdim. (Beyanat ve Tenvirler, s. 60.) Propaganda, Latince propagare fiilinden türetilmiş.
● “Jön Türkler şöyledirler, böyledirler, bizi de zarardîde edecekler.” (Münazarat, s. 21.) Jön Türk, önemli rollerde oynayan genç oyuncu, demektir, Fransızcadan “jeun”, Latince “iuvenis” sözcüğünden alınmış.
● Parti, demokrat: Millet Partisi ise; eğer ittihad-ı İslamdaki esas olan İslâmiyet milliyeti ki, Türkçülük onun içinde mezcolmuş bir millet olsa; o Demokratın manasındadır. Dindar Demokratlara iltihak etmeye mecbur olur.” (Beyanat ve Tenvirler, s. 233.)
● Portakal: “Portekiz” özel isminden, İtalyanca portogallo ve Latince portus Cale, Oporto”dan türetilmiştir. Buna benzer yüzlerce örnek vermek mümkün.
● Telgraf, telefon, radyo: Bilhassa telsiz telefon ve telgraf ve radyo ile konuşmaların îsaline ve bu hizmetler gibi umumî ve küllî hizmetlerden başka…” (Asay-ı Musa, s. 89.) Ve dijital…
Yabancı dillerden giren kelimeler de artık tamamen yerli ve tam ters anlamdadır. Mesela, Türkçe’de “serbest” kelimesi, istediği gibi davranan, hiçbir kayda, sınırlamaya bağlı olmayan, hür, demektir. Oysa Farsça’da anlamı tam tersidir: “Ser” baş; best bağlı, bestelenmiş, kaideye bağlanmış, yani, “başı bağlı!” Meselenin özeti şu:
Ya, ilmî, teknolojik kelimeleri aynen alacaksınız veya yüzlerce dilbilimcinin çalıştığı “dil akademisinde” Türkçe karşılıklarını bulacaklar. Şerh: Yabancı dillerden alınan gramer (dilbilgisi) kaidelerine uyan kelimelere “Evet!”, uydurukçaya “Hayır!”