Cehalet; okumaz, yazmaz, çizmez, hiçbir inceliği sevmez, sezmez, kabadır, sabadır, ne köy ne kasabadır, bilinmez bir yüz, anlaşılmaz bir söz, gözü de gönlü de kör, hır gür, hör hör bir şeydir işte; ne bileyim adı yok ki cehaletin pislikten başka!
*
Cehalet; durmadan kavga eder. Ses tonu yüksektir, ağırdır; kulakları yırtar. Fakat sağırdır kendisi. Asık suratlıdır. Pasaklıdır. Olur olmaz yasaklıdır. Bol da uşaklıdır. İcabında giyimi kuşamı yerindedir de aldanma bu süslü püslü dışçağızına; içi dışına çıksa; için dışına çıkar; yaaa!
*
Cehalet; hep alacaklıdır. Eli deliktir. Onun bunun parasını harcadıkça harcar. Öbürü ölse de bu şatafat içinde yer, içer, gezer.
*
Cehalet; bülbül sesindeki besteyi, bu inceliği, niceliği dinlemez.
*
Cehalet; gül yaprağının üstündeki ipekten ipek, bu aşka davet yazıyı, mektubu, merhabayı, selâmı, ya Lâtif’i okumaz.
*
Cehalet; bilmez -dahası- bilmediğini de bilmez; buna da katlı, katmerli cehalet derler.
*
Cehalet; kitaba değil; silaha sarılır.
*
Cehalet; meşvereti değil; istibdatı sever.
*
Cehalet; kafasına göre hareket eder; kalbine de danışmaz.
*
Cehalet; besteden, uyumdan, ahenkten, ritimden anlamaz; gürültüye gider.
*
Cehalet; çiçeğe bakınca: “Ne güzeeel!” der; “Ne güzel yapılmış!” demez.
*
Cehalet; aynaya bakınca aynayı görür; aynanın gösterdiğini görmez.
*
Cehalet; nakşa takılır kalır; nakıştan nakkaşa yolculuk yapamaz.
*
Cehalet; sormaz ve sordurmaz.
*
Cehalet; aynı delikten defalarca ısırılır.
*
Cehalet; adaleti değil; adamını gözetir.
*
Cehalet: “Ne yapalım; daha iyisi yok ki!” diyerek kötü malın müşterisi olmaya devam eder.
*
Cehalet; isim ve harfi karıştırır.
*
Cehalet; aşkın fenasına takılır da… bakisini merak etmeyenine denir.
*
Cehalet; yenmez, içilmez, yanından geçilmezdir.
*
Cehaletin noktalama işaretleri, imlâsı, dostluğu, tebessümü, kitap alacak parası, iyi olacak yarası... kısacası/uzuncası insanlıkla arası yok mudur; yoktur.
*
AYNAYA BAK; KİMSİN?
Kuş gibi yavrulara…
Nasıl kıydın ha?
Analara, babalara?
Ağaçlara kuşlara?
İnsan böylesi zalim…
İnsan cahil mi cahil…
Hangi utanmak hangi!
Aynalar utanır senden!
İnsan diye geldin bu âleme;
O musun sen aynalara bak!
Bu halinle uzak çok uzak…
Her güzellik sana uzak
Adın bile yok!
Bırak o ekmeği!
Su ağlar seni görünce.
İçilmek işkence ona bile.
Bile sen kimsin bilmem ki!
Adını sen de bilirsin çok açık!
Şu üç günlük dünyada…
Dur da bak yaptıklarına!
Aklını, kalbini, ellerini yokla!
Mis gibi şu hayatı kokla!
Şöyle bir kırıntı kalmışsa sende…
Kalbinde bir insanlık hisse…
Taşa bile taş atmazsın.
Ne taş, ne ağaç, ne hayvan; insansın.