Sancılı…
Haksızlığın adım başı olduğu…
Dostlukların solduğu…
Aceleci…
Gürültülü…
Geveze…
Gevşek…
Sınırsız sorumsuz…
Yanlışların alkışlandığı…
Doğruların kışkışlandığı…
İnsanlığın dışlandığı…
Çok cahil…
Çok fukara…
Çok kavgalı…
Meşveretsiz…
Dediğim dedik…
Zamlı, gamlı, hazanlı…
Yaprakları dökülmüş…
Çok katkı maddeli…
Silik, sönük, dökük…
Okumasız yazmasız…
Türkçesiz…
Kaba saba/estetik fukarası…
Kâr değil; haksız kazanç peşinde…
Dışın içi bastırdığı... günlerden geçiyoruz.
Geçebilecek miyiz; bilmem!
Ümitsiz miyim; hayır!
Kader var; keder yok!
Ne peki?
Bir resim/tasvir/betimleme çalışması bu; o kadar!
Yoksa…
Sonbahar selâmını alıyorum Sanatkâr’ın.
Bütün mevsimleri benim için güldürüyor.
O beni çok seviyor.
Bahçeme meyveler gönderiyor; daha ne!
Bütün mesele fena ve fani adamlara aldanmayalım diye. Safderun dostlardan son zamanlarda çok çekiyoruz da…
Hakikate ayine olmak varken perde olmak büyük bir zulüm de ondan…
*
NEFES NEFESE
Doğmak ve ölmek her nefes...
Nefes nefese bir hayat...
Hayat ve ölüm baş başa...
Yaşa; sen de yaşa...
Neler geldi, geliyor, gelecek başa...
Şey... neydi yaşamak?
*
KEYFİ KAÇIK DÜNYAYA:
Ey dünya! Biraz sükûnet istiyorsan; şu cimriliği bırak! Yani ben, ben deyip durma! Serveti tek ellerde toplama! Adaletli ol! Dağıt! Dünyanın geçici olduğunu düşün! Şu yarınıma şu torunuma diye mal toplamaktan vazgeç! Olandan olmayandan vergi alma! Yoksa keyfin kaçar; uyuyamazsın! Ötekini de düşün; kendini düşünmüş olursun!
*
İSTANBUL’UN İKİ YAKASI:
Yani bırakın artık İstanbul’un yakasını;
Her iki yakasını... İstanbul’u cazibe merkezi yapmaktan vazgeçin; Anadolu nefes/nüfus bekliyor.
*
GECE
Sonra yine gece...
İpince bir diyar...
Saatler konuşur gibi...
Zaman, uzar mı uzar!
.*
GÜN SONU:
Gün... paramparça bulutların arasında...
Dağılmış bir günün özetini çıkarıyor!
Böyle mi bitiyor ömür!
*
UNUTULAN BiR ŞEY:
Yaşamak diye bir şey... sık sık unuttuğumuz...
*
ARAMAK:
Yetmiyor bulduklarımız; aradıklarımıza...
arıyoruz.
*
AÇ-IK GÖZ:
Aç gözünü; açgözlü olma!
*
SABIR:
Aşk... olur; biraz “beklemek” kat!
*
YALNIZLIK
Elini tuttum yalnızlığın;
Göz göze geldik.
Beni bir köşeye çekti.
Baktım şehrin gürültüsünde yalnız insanlar…
Birbirimize daha bir sarıldık.