Kalp, diğer adıyla yürek her ne kadar genel tarifiyle kan dolaşımını sağlayan hayatî organ olarak tarif edilse de, kalbin hâsiyeti yalnız maddî yönü, sadece bedeni beslemesi değildir.
Manasının keyfiyeti, maddesinden daha ağır basıyor.
Gönül; iç, ruh, dil; sevgi, muhabbet; his, duygu ve can evi gibi tariflerin yanı sıra hayata payanda, “mana”ya açılan menfez olarak da vasıflandırılmaktadır kalp.
Efendimiz (asm), bir hadis-i şeriflerinde: “İnsan vücudunda bir et parçası vardır o düzelirse bütün vücut düzelir, o bozuk olduğunda bütün vücut ifsat olur. İyi bilin ki, işte o et parçası kalptir” 1 diyor.
Her ne kadar kalp için “et parçası” ibaresi kullanılmış olsa da, burada kastedilen, kalbin mana ciheti. Çünkü iman, ahlâk, niyet ve buna bağlı olarak amel bozuk olursa, neticenin hayr olmayacağına dikkat çekilmektedir.
Yine, kalbin mânen, istiâb haddi ne kadar geniş olmalı ki, Cenab-ı Hak, bir kudsî hadiste: “Ben ne arz, ne de semaya sığmam; fakat mü’min bir kulumun kalbine sığarım” 2 diyor.
Risale-i Nur’da ise, bu âyete atfen, “Yani, insanın mahiyeti, bütün kâinatta tecelli eden esma-i İlâhiyenin tecellileri için geniş bir ayinedir” 3 ifadesi yer almaktadır.
Bazı kaynaklarda, bu hadisin, “onun ile bilindim” manasına geldiği ifade edilmektedir.
Kalp, Rabbanî bir lâtifedir.
Lâtife ise, insanın manevî ve lâtif duygularının genel adıdır. İnsanın mahiyetini bildiği-bilmediği ne kadar manevî duyguları varsa bunların ortak ve genel adıdır.
Kalp, ruh ve vicdan gibi…
Kalp, kâinatın hadsiz hakikatlerinin mazharı, medarı, çekirdeğidir. 4
Bazen gündüz gibi aydınlık, bazen gece gibi karanlıktır kalp. Bazen yaz gibi semeredar, bazen kış gibi kısır ve soğuk.
Onda, deniz dalgası gibi inişler, çıkışlar vardır. Keza kalpte hem fırtınalar eser, hem de ilham meltemleri...
Bu gibi noktalardan bakıldığında kalp, “binler âlemin manevî bir haritasıdır”. 5
İslâm kültüründe kalbe çok geniş yer verilmiştir. Allah sevgisinin muhafaza edileceği yer; sevgi, muhabbet, kin ve nefretin hissedildiği mekân olduğu kabul edilmiştir.
Bu itibarla, “Sevmeyen bir kalp, Yunus’un tabiriyle “kuru bir taş”a benzer. Onun üstünde ne çiçek ne de gözyaşı yeşerir” 6 diyor, düşünürlerimiz.
Çünkü: “Kalpler ancak Allah’ı zikretmekle tatmin olur.” 7
Yunus ile son noktayı koyalım:
“Eğer bir mü’minin kalbin kırarsan
Hakk’a eylediğin secde değildir.” 8
Dipnotlar:
1- Buhârî, İmân, 39; Müslim,Musâkât, 107.
2- Said Nursî, Sözler, 212; (Müsnedü’l-Firdevs, 3: 174).
3- Said Nursî, Şuâlar, 85.
4- Said Nursî, Mektubat, 443.
5- age, 443.
6- M. Kaplan, Büyük Türkiye Rüyası, 130.
7- Râd Sûresi, 28.
8- Refik Ahmet Sevengil, Eski Şiirlerimizin Ustaları, 10.