"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tarık Z. Tunaya’ya cevap: Said Nursî kimsenin takımı olmaz!

Atilla YILMAZ
09 Temmuz 2019, Salı 03:00
Said Nursî, ‘Asakire Hitap’ makalesinde, askerin siyasetten uzak durmasını da öğütlüyor ve ‘siyaseti; ordunun komuta kademesi ve ulul emirleriniz düşünsün’ diyor.

“Asker neferatının siyasete müdahaleleri devletçe ve milletçe müthiş zararları intaç etmiştir. …siyaseti düşünenler sizin kuvve-i müfekkireniz hükmünde olan zabitleriniz ve ulul emirlerinizdir.” 1

Ayrıca bu iki makale;  sadece Volkan’da değil Mizan ve Serbesti gazetelerinde de yayınlanmıştır.

Ki Bediüzzaman, yargılandığı ‘Divan-ı Harb-i Örfi Mahkemesi’nde’ yaptığı savunmada, bu makalelerinden bahisle, isyan eden sekiz taburu itaate getirerek isyandan vazgeçirdiğini beyan etmiş ve mahkeme kendisini haklı görerek beraatine karar vermiştir.

“Harbiye nezaretindeki askerler içine Cuma günü ulema ile beraber gittim. Gayet müessir nutuklarla sekiz tabur askeri itaate getirdim.” 2

Ama her ne hikmetse Zafer Tunaya sekiz taburu itaate getiren Bediüzzaman’ı, bu makaleleriyle mahkum etmeye kalkışmıştır. Acaip.

Kopyala yapıştır yapmayan, gerçeği araştırarak ortaya koyan bir diğer akademisyen bu konuda şunları söylüyor:

“Said-i Kürdi de aynı amaçlı iki yazısında askere seslenmiştir. Askerlerin komutanlarına itaat etmeleri üzerinde ısrarla durmuştur.” 3 derken, Zafer Tunaya’nın anlamadığı veya anlamayıp yanlış yorumladığı aynı iki makalesinden alıntı yapıyor.

Said Nursî’nin tahrikçiliği konusunda; Said Nursî’nin, talebelerinin itirazından sonra geri adım atarak, “Ben Said Nursî için tahrikçi demedim” diyen Zafer Tunaya, bundan sonraki yazılarında bir ileri iki geri adım atması beklenirken, bir geri, iki ileri adım atıyor. Bakın nasıl?

Buraya kadarki ifadeler Tunaya’nın 1952 baskılı ‘Türkiye’de siyasî partiler’ kitabındandı.

Aynı eseri daha da genişletilmiş olarak 1988’de İletişim Yayınlarında çıktı.

Beklerdik ki desin, “Ben 31 Mart hadisesinde, Said Nursî konusunda yanıldım, özür dilerim.” Böyle demesi gerekirken tam tersi oldu. Ama kafasının Said Nursî konusunda karışmış olduğu da çok belirgin durumdaydı.

31 Mart’ı işlerken, İttihad-ı Muhammedî fırkasını anlatıyor ve Said Nursî’den bahsederken, not düşüyor.  “Ben Said Nursî tahrikçi demedim” diyor. Daha sonra 31 Mart’ta Volkan Gazetesi’nin, olaydaki rolünden bahsederken şunları söylüyor:

“31 Mart Hareketi’nin ilk işaretlerini Volkan Gazetesi’nin başyazarı ve fırka kurucuları arasında adı en sonda yazılmakla beraber, lider olan İngiliz yanlısı ( Kıbrıslı) Derviş Vahdeti vermiştir ve ilk olarak niteliklerini belirtmiştir. Hareketin düzenleyicisi, isyancı isteklerinin bildiricisi de o ve takımı olmuştur. Bu takım içinde Bediüzzaman Saidi Kürdi’nin (daha sonra: Nursî) bulunması da ayrıca ilginçtir.”4 diyor ve Said Nursî’nin ‘Kahraman Askerlerimize’ makalesini dipnot olarak düşüyor. Yani, Said Nursî’yi olayların tahrikçisi olarak görüyor.

Said Nursî’nin bu takım içerisinde olmasını kabullenemiyor, ama sayın yazar Bediüzzaman’ın makalelerini doğru dürüst inceleyebilseydi Said Nursî’nin böyle takımlarla işinin olmadığını fark edecekti.

Bu eserin ilk basımın yapıldığı tarihte Said Nursî hayattaydı. Talebelerinden de Zafer Tunaya tepki ve tekzip geldi. Peki, sayın hoca neden Said Nursî ile görüşme ve yüzleşme ihtiyacı hissetmedi. Acaba hocanın kafasında da Said Nursî, gerici ve irticacı olarak mı yer etmişti?

Hem Bediüzzaman için, ‘Vahdeti’nin takımı’ ifadesini kullanmak son derece yanlış olur. Zira Bediüzzaman, başkasına takım olmaz. Olsa olsa, başkası Bediüzzaman’a takım olur.  Burada da, yani Volkan’da da böyle bir durum zaten mevcut değildir. Yani takım falan yok. Sebep mi? İşte bakın:

Bediüzzaman’ın Volkan’daki yazıları incelendiğinde gerçekten klas bir Meşrutiyetci, bilge bir Osmanlı aydınıyla karşı karşıya kaldığınızı, hemen fark edeceksiniz. Ki, ayrıca, Derviş Vahdeti’yi bizzat Bediüzzaman; Vahdeti’nin takındığı üslup dolayısıyla ikaz etmiş, adeta onu edepsizlikle suçlamış ve edepli olmaya davet etmiştir. Bu yazısı da Volkan’ da aynen yayınlanmıştır:

“Biraderim Derviş Vahdeti Bey’e

Edipler edepli olmalıdırlar. Hem de edeb-i İslamiye ile müteeddip olmalıdırlar.” 5

Tahrik dolu ve haddi aşan yazılarından dolayı Derviş Vahdeti’yi adeta azarlayan Bediüzzaman’ı, isyancı takımından saymak, kastın veya bilgisizliğin eseri olsa gerektir.

Dipnotlar:

1-7 Nisan, Volkan, sayı, 110

2- Bediüzzaman said Nursî,Divan-ı Harb-i Örfi,YAN,s,63

3- T.C Fatih ünv. Soz. Bil,enst, Türk Dili Edb, ABD,  Mizan gazetesi inceleme tahlili, Yük.lis.tezi, Zuhal Şirin, İst-2007

4- Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de siyasal hareketler, cilt 1,ikinci meştutiyet dönemi, iletişim yay, s,223

5-24 Rebiülevvel 1327- Perşembe, 2 Nisan 1325, 15 Nisan 1909 tarihli Volkan Gazetesi.

Okunma Sayısı: 2702
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı