"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barla mektuplarında Risale-i Nur -10

Çetin ACAR
20 Aralık 2020, Pazar
Risale-i Nur’u el yazıları ile çoğaltan müstensihler, o kadar kutlu ve nurlu bir işin içinde olduklarının başlangıçta farkında bile değillerdi. Ancak eserler meydana çıktıkça ruh yapılarındaki müsbet gelişmeyi fark ettiler.

Çünkü o eserleri yazdıkça, okudukça Üstadın şahsiyetini ve Risale-i Nur’un mahiyetini anladıkça dâvâya daha sıkı bir şekilde sarılıp, ruhlarını dahi feda edecek dereceye gelmişlerdi.

Barla Lâhikası’ndaki Sarıbıçak Mustafa Ağabeyin mektubu;

“...Ruhum bir mürşid-i ekmel taharrî ederdi. Aramak üzere iken bana ilham olundu ki: ‘Mürşidi sen uzakta arıyorsun, pek yakınında bulunan Bediüzzaman vardır. O zatın Risale-i Nur’u müceddid hükmündedir, hem aktabdır, hem Zülkarneyn’dir...”

Kusursuz bir yol gösterici arayan Sarıbıçak Mustafa Ağabey, başkasının vasıtası ile değil, kalbine gelen ilham ile Bediüzzaman’ı buluyor.

Üstadım diyor ki, “...Abdurrahman’ın yerine bana gönderildiği kalbime ihtar edilen gayet çalışkan ve halis kardaşlarımızdan, elmas kalemli Kuleönlü Sarıbıçak Mustafa Hulusi...”

Bediüzzaman’la, Sarıbıçak Mustafa Hulusi Ağabey birbirlerini görmeden önce aralarında manevî bir bağın kurulduğunu anlıyoruz.

Sarıbıçak Mustafa Ağabey diyor ki: “...Bunun üzerine Üstad-ı Muhteremin nezdine vardım. Risaleleri bize yazmak için emir verdi. Ben de on beş kadar Sözlerden yazdım ve okuyorum...”

“Ben hiçbir Arabiyat görmeden, medresede beş-on sene okumadığım halde, yalnız Risaleleri yazıp ciddiyetle okudum. Kendimi yirmi sene medresede okumuş gibi tahayyül ediyorum.”

(Barla mektuplarının her birinde her Nur Talebesi kendi hayatından bir şeyler bulur. Meselâ ben, eserleri tanımadan evvel bırakın namaz kılmayı, hiçbir sûre ve âyet bilmezdim. Yukarıdaki satırda kendimi gördüm sanki.)

Demek, Risaleleri sadece ciddiyetle yazıp okumak yirmi yıl medresede okumak yerine geçtiğini söylüyor. Risalelerin tesirini anlamak için bu örnek bile yeter.

“Evvelden mürşid-i kâmil terbiyesi görmüş insanlar geliyorlar, benden işittikleri kelimelere meftun oluyorlar. Çok hocalar iki diz üzerine gelip, ‘Risale okuyuver’ diyorlar.”

Kendisi evvelden bir mürşid-i kâmil arayan Mustafa Hulusi Ağabey, Risalelerle iştigal ettikten sonra kendisi mürşid-i kâmil durumuna gelmiş. Çünkü her bir Risalenin bir mürşid-i kâmil olduğu bir hizmetle iştigal ediyor.

“Şimdi, aziz ders kardeşlerim, bu fakir, bir tane mürşid-i ekmel ve kutup ararken, Cenab-ı Hakkın ihsanıyla, keremiyle, lütfuyla, rahmetiyle, Üstad-ı Muhteremin sa’yi (çalışması) ile yüz on dokuz (Barla da telif edilen Risalelerin sayısı) mürşid-i ekmel ve kâmil buldum. Risaletü’n-Nur ve Mektubatü’n Nur, yüz on dokuz adediyle, her birisi birer mürşid-i ekmeldir ve aktabdır.”

Sarıbıçak Mustafa Ağabeyin tek istediği, Risalelerin ciddiyetle okunması. Böyle okunduğu takdirde bu yüksek zatların arkasından gidersiniz ve yüksek imanlarına yaklaşırsınız diyor.

“Ey maddî ve manevî yaralı olan genç kardeşlerim! Ve ey mürşid-i ekmele muhtaç olan ehl-i tarikat kardeşlerim! Şeyh Abdülkadir-i Geylânî ve Şah-ı Nakşibend, İmam-ı Rabbânî, İmam-ı Gazalî, Muhyiddin-i Arabî, Mevlâna Hâlid (radıyallahü anhüm, kaddesallahü esrarehüm) Hazretlerinin derece-i iman ve kemalâtları, risalelerde ve mektubatta vardır.

“Ey kardeşlerim ve ey halifeler! Tarikatın ve hakikatin müntehasını (ulaşılabilecek en son nokta) anlamak isterseniz, risaleleri ciddiyetle okuyun; bâlâdaki (yüksekteki) zatların arkasında gidersiniz ve yüksek imanlarına yaklaşırsınız.” (Barla Lâhikası, 132. Mektuptan)

Sarıbıçak Mustafa Ağabeyin kardeşi olan Büyük Ruhlu Küçük Ali ise, kırk yıl hiç evden çıkmadan risaleleri 17 defa yazmış ve yazdığı Cevşen’in sonuna Üstadımız şu duâyı kaydetmiştir:

“Ya Erhamürrâhimîn! Celcelutiye’deki İsm-i A’zâm hürmetine, bu nüshayı yazan mübarekler kahramanı Küçük Ali’yi hizmet-i imaniyede muvaffak ve Cennette mes’ud eyle. Âmin, âmin, âmin.”

Büyük ruhlu Küçük Ali, bu duânın arasına, “Üstadım Said’i” diye yazarak, Üstadının yazdığı duaya, Üstadını dâhil etmektedir. 

(Son Şahitler, 1. Cilt, s. 315)

Okunma Sayısı: 2101
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı