Evet şehirlerimiz aşırı ışıklandırıldığından dolayı gökyüzündeki güzellikleri görmemiz engellenmektedir. Günümüz insanının çok fazla maruz kaldığı ışık ve gürültü kirliliğinin zararları saymakla bitmez. İstanbul Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü aldığı bir kararla ışık ve gürültü kirliliğine sebep olan havai fişekleri izin almak şartıyla saat 22.00'a kadar “sessiz tip” havai fişeklerin kullanımına izin verecekmiş. Geç de olsa güzel bir uygulama.
Gürültü her tarafımızı istilâ etmiştir, hatta camiler dahil. Geçtiğimiz hafta İstanbul Karaköy’de bir camide Cuma namazı öncesi çok yüksek sesle okunan Kur’ân'dan dolayı kulaklarımı kapatmak zorunda kaldım. Tahminime göre ses 70-80 desibele çıkıyordu. Bunu şunun için söylüyorum: Bir dönem İstanbul’da bir lisede öğretmenlerin nasıl gürültüye maruz kaldıklarını tesbit için gürültü ölçüm cihazıyla sınıflarda ve koridorlarda ölçüm yapmıştım. Bu ölçümlerde bazı sınıflarda gürültü 75 desibel, zil sezinde ise 92 dbA (desileli) göstermişti. Gürültünün insan sağlığına bir çok zararları vardır. Fizikî zarar olarak geçici ve sürekli işitme bozuklukları. Fizyolojik olarak kan basıncının artması, dolaşım bozuklukları, solunumda hızlanma. Psikolojik olarak davranış bozuklukları, aşırı sinirlilik ve stres. Performans olarak da iş veriminin düşmesi.
Gürültü 30 desibelden sonra problem olmaya başlıyor. 30-65 desibel arası, öfke, kızgınlık, iş konsantrasyon bozukluğu ve uyku bozukluğu. 65-90 desibel, fizyolojik tepkiler, solunum hızlanması, kalp atışlarının azalması ve beyin sıvısındaki basıncın düşmesine sebep oluyor. 90-120 desibel arası, fizyolojik rahatsızlıklar artarken, baş ağrıları başlıyor. 120-140 desibelin üzerinde iç kulakta ciddî hasarlar görülür.1 
Gürültü yerlerinden birisi de futbol maçlarıdır. Meselâ 1992-93 sezonunda İzmir'de oynanan 14 maçta yapılan ölçümlerle gürültü seviyesinin 93 desibel olduğu anlaşılmıştır. Prof. Dr. Orhan Cura'ya göre tribünlerdeki bu gürültü dolayısıyla Türkiye’de hakemler 40-45 yaşına kadar yaşayabiliyormuş. Ayrıca maçtan sonraki tezahürat gürültüyü 99-107 desibele kadar çıkarıyormuş. 2
Ruh ve sinir hastalıkları uzmanı Dr. Zekayi Ünal, “İnsanların gürültüye alışmalarının imkânsız olduğunu her ne kadar alışmış gibi görülüyorsa da vücutta biyolojik değişiklikler olacaktır. Gürültü ortamında bile otomatik tepkilerin üst üste binmesiyle stres, ülser, aşırı tansiyon ve baş ağrılarının görüldüğü gerçektir. Gürültü enfeksiyonlara karşı direnci azaltıyor, fakat biz bunun farkına varamıyoruz” diyor. “Fazla gürültülü bir çevrede yaşamaya mahkûm organizmanın bir türlü gevşeyerek rahat edemeyeceği anlaşılır. Bu hal fizikî mukavemeti de azaltacağından, şehirde yaşayan insanlar muhtelif mikropların karşısında müdafaasız bir av olarak kalırlar” 3
“Göze görülmeyen düşman” ve “ömür törpüsü” diye adlandırılan gürültü kaynağından birisi de trafiktir ki, bu sebeple araç sürücülerinin en mülayımı bile trafikte çok farklı bir duruma girmektedir. Bu nedenle basit sebeplerden ciddî kavgalar hatta cinayetler dahi işlenmektedir. Bu konudaki problemleri aşmada da kul hakkını akıldan çıkarmamak esas olmalı ve İlâhî emirlere kulak verilmelidir. Çünkü Cenâb-ı Allah, “Sesini kıs” 4 diye buyurmaktadır. Bir başka âyette de mü’minlere seslerini Peygamberin sesinin üstüne çıkarmamayı ve onunla yüksek sesle konuşmayı yasaklıyor. 5 Peygamberimiz de (asm) namazda dahi gürültünün doğru olmadığını belirterek “Kendin duyacağın kadar sesle oku. Yanındakini rahatsız etme” 6 diye buyurmaktadır.

Dipnot:
1- Yeni Asya, 20,5, 1998. 2- Yeni Asya, 10,3, 1994. 3- Taşkın Tuna, Çevre Kirliliği, 64. 4- Kur’ân-ı Kerim, 31/19. 5- Kur’ân-ı Kerim, 49/ 2-3. 6- Camius-Sağir, cilt, 2, 206.