"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Lübnanlaşma” tefrikası…

Cevher İLHAN
25 Temmuz 2025, Cuma
Âlâ-yı vâlâ ile ilân edilen “süreç”in sırf siyasî oyunlar uğruna istimaliyle millete mal edilemeyip “toplumlaştırılamaması” üzerine yeni yeni garabetler sergileniyor.

Her ne kadar daha sonra “bütün vatandaşların devlet imkânlarından eşit yararlanması” olarak açıklansa da Bahçeli’nin son “Cumhurbaşkanı yardımcılarından biri Kürt, diğeri Alevî olsun” çıkışı, “kimlikler ve kökenler üzerinden devletin bölüştürülüp paylaştırılması” vahametini hatırlatmasıyla toplumdan ciddi tepkiler aldı.

Gerçek şu ki emperyal ecnebîlerce cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, meclis başkanlığı ve yardımcılıklarının hatta genelkurmay başkanlığının -işgalin ardından- Irak’ta “Sünnî Arap”, “Şiî Arap”, “Sünnî Türkmen”, “Şiî Türkmen”, “Kürt” olarak kategorize edilerek dağıtılması; veya Lübnan’daki gibi “Müslüman,” “Şiî,” “Hıristiyan,” “Marunî” ayırımı,  bu ülkelerde sonu gelmeyen derin bir kargaşaya yol açacak. Bu yüzden etnisite ve mezhebî farklılıklarla toplumun bloklara dilimlenmesine “Iraklaşma fitnesi” ve “Lübnanlaşma sendromu” deniliyor.

“LİYAKAT, EMANET VE İŞİN EHLİ…”

Zira bununla da kalmıyor; devlet makamları, bürokrasi, ülkenin petrol-doğalgaz ve maden yataklarının işletilmesi gibi yeraltı ve yerüstü kaynakları da etnik ve mezhebî yapılara göre peşkeşle daha baştan ülke ve millet bölünmeye teşne hale getiriliyor; “ecnebîlerin parmak karıştırmasına zemin hazırlanıyor.”   

Vatandaşlar ırkları ve inançları üzerinden kodlanıyor; insanlar peşinen “imtiyazlı”, “yarı imtiyazlı”, “az imtiyazlı” olarak kategorize edilerek milletin birlik ve beraberliği parçalanıyor. Toplum sürekli kaşınıp kanatılarak iç çatışmalara tahrik edecek iftirak virüsü enjekte ediliyor.

Bundandır ki sözkonusu öneriye göre Türkiye’de “Cumhurbaşkanı Sünnî Türk, yardımcılarından biri Kürt, diğeri Alevî” olacaksa, ülkedeki diğer unsurların ve mezheplerin durumunun ne olacağı soruluyor. “Milyonlarca Kafkas kökenli vatandaşlara ya da Lazlara kaç bakanlık verilecek veya Iğdır’dan, Kars’tan İstanbul’a büyük bir yekûn tutan Caferîler’e bazı genel müdürlüklerin verilmesiyle mi kalınacak; kimler devletten ne kadar ‘pay’ alacak?” istifhamlarıyla ülkenin bütünlüğü ve milletin birliğine dinamit sokuluyor.

Oysa insanî bakışta ırklara, gruplara, aşiretlere göre değil, vatanların eşitliği esas alınır. Kişinin kökeni, mezhebi değil, liyakati, başarısı esastır; vatandaşların kimliklerine bakılmadan millet iradesinin tecellisiyle insanlar bir hizmet aracı olan yönetime seçilir, bürokraside yer alırlar.

Esasen İslâm’da da esas olan liyâkattir. Kur’ân’da ibadetle ilgili ayetlerde “Ey mü’minler!” diye hitap edilirken, temel haklara ve hukuka, idareye, muamelâta dair ayetlerde “Ey insanlar!” hitabının anlamı budur. Bundandır ki ayetler ve hadislerde her hak sahibine hakkının verilmesi, yakın, akraba, hısım gözetilmeden herkese eşit davranılması; bilgisine, becerisine, istidadına, ihtisasına, kabiliyetine göre işin ehline verilmesi emredilir.

Bu bakımdan Hz. Ebubekir gibi en seçkin Sahabîlerin de katıldığı Zatü’s-Selâsil Gazvesinde Peygamberimizin daha yeni Müslüman olmuş, fakat harp sanatını iyi bilen Amr İbnü’l-As’ı kumandan tayin etmesi ve vefatından kısa süre önce Suriye’ye yapılacak sefere bütün Sahabeler arasından Üsame Bin Zeyd’i kumandan tayin etmesi bunun en bariz misalleri olarak gösterilir. (Mehmet Kırkıncı, mehmedkirkinci.com, “Emaneti (işi) ehline vermek nasıl olur?)

Keza Peygamberimizin (asm) Mekke’nin fethi günü Kâbe’nin perdedarı olan henüz Müslüman olmamış Osman İbni Talha’dan Kâbe’nin anahtarını alıp ziyaretten sonra tekrar aynı aileye vermesi ve “ona yardımcı olunuz” diye buyurması, vazife tevdiinde maharete önem verilmesi gerektiğinin dersidir.

Nitekim “Allah size emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emreder” (Nisa: 58) ayetinin tefsiriyle Peygamberimizin (asm) “Emanet kaybedildiği zaman, yani işler ehli olmayanlara verildiği zaman kıyameti bekleyin…” (Buharî, İlim 2) hadis-i şerifinin izahı budur. (agy)

ÇARE ANAYASAL VATANDAŞLIKTA

Çare, tefrikaya götüren “kimlikler” üzerinden ayrıştırmada değil, demokrasi, hukuk, temel hak ve hürriyetler ekseninde eşitliği esas alan “anayasal vatandaşlık” olarak da tabir edilen “vatandaşlık” esasında.

Bediüzzaman’ın “Ey ebnâyı vatan [vatan çocukları], ihvân-ı vatan [vatan kardeşleri]” ifadeleriyle “vatandaşlık esası”nı nazara vermesinin de manası budur…

Okunma Sayısı: 799
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    25.7.2025 19:59:20

    Hasan efendiiiiiii:Bu fikrine itibar ettiğin hak gaspcısının BURSA Nilüfer İHO'na giden bir kız evladımızın yağaını kaybettiği,okulunda başörtüsü ile gidip,derslere giren,sayi ile anacığının yegane maişetini temin eden saliha bir eğitimcinin aklını yitirtmesine ve şehrimin ana caddesinde deli-divane iken hayatını kaybetmesine neden olan zalim biri olduğunu yazmamdan neden gocunuyorsunuz. Aziz üstadımız HALKÇI demiş amma IRKÇI larıda belirtmiiiş.Yine aziz üstadımızın iman sahibi olan bir insanın milletin haklarına çöken,çöktüren,zinayı hala suç olarak görmeyip,yasal olmayan kumara yasağı titizlikle takip edip,yasal kumarcıların hamisi olan zihniyete meftunluğunuz nedir.İSRAF HARAM diyor rabbimiz.Bunu itibar diyerek savunan,dini tahrif ederek faizi her haneye yerleştirmeyi sistematik hale getiren bir din tahripçisi,şehidini satıp,siyonist katilleri kurtaranı mı destekleyin derdi.Hadi ordan siz önce ALLAH CC'ün,efendimiz SAV'MİN EMRİ,HADİSLEİRNİ İYİ OKUYUN VE ANLAYIN EMİ.

  • Hüseyin İlhan

    25.7.2025 19:53:42

    Şu an makaleyi okuduğumda sizin ne risalei nur ne islami esas ve ne de beşeri bir hak,hukuk,adaletten nasipsiz olduğunuzu anlıyorum.Liyaakt diyor,rabbimizin emri diyor,peygamber efendimiz SAV'min bizzat hadiseleri ile emsal gösteriyor amma siz kalkmışsınız bölücü,vatan haini,katillerin hamisi,uyuşturcu baronların suç ortağı,28 Şubat zalimi ve müslüman kızlarımızın eğitim,kadınalrın ise çalışma hakkını gasp eden,msülüman UYGUR soydaşlarımıza soykırım yapanları savunların lideri olan bir din,millet ve insanlık düşmanı,emperyalistlerin kuklalarının fikrini empoze ediyorsunuz.Size bu mahallede bu salyangoz satıcılığınıza müsaade edilmez.

  • Hasan

    25.7.2025 16:40:58

    Hüseyin İlhan, mesele 28 Şubat zaliminin sözüne inanmak değil. Doğru bilgiden doğru yorumu çıkartmak. Millet ittifakı uğruna CHP’ye oy vermek neydi? Bunu da siz düşünün hakkımda ettiğiniz dualarla. (Not: Yazarımızı eleştirdik diye hemen AKP’li yaftasını yapıştırmak nasıl bir psikoloji?)

  • Hüseyin İlhan

    25.7.2025 12:21:11

    Hasan 28 ŞUBAT Zaliminin sözüne hala inanıyorsan,müslümanalra soykırım yapanalrı savunanı savunuyorsanız,düne kadar sade vatandaşa dahi hakaret eden bu şahıs ve ortakalrının peşinden giden bize dindar,kur 2an hizmetinde hikayesi anlatmasın.Allah CC'ün adaleti emretmesine riayet etme,faizi,katliamalrı yapanı destekelyenelri savunun sonra da cemaatimiz deyin.Hastalığınız şiddetli hak,vicdan,kur'anı anlamadadır.Rabbim şifasını versin.

  • Hasan

    25.7.2025 09:37:24

    Devlet Bahçeli’nin açıklamasını tam olarak okusaydınız konunun son paragrafta dediğiniz gibi olduğunu görebilirsiniz. (Bu arada muhterem yazarımızı eleştirdiğimiz için cemaatin siyasi ve sosyal duruşunu eleştiriyormuşuz gibi anlayan safdil kardeşlerimize çok selam.)

  • Halil İbrahim Karahan

    25.7.2025 01:32:01

    Allah razı olsun Rabb'im her türlü kötülüklerden korusun sizi...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı