"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“OHAL Komisyonu”yla KHK haksızlıkları sürdürülüyor

Cevher İLHAN
20 Ocak 2021, Çarşamba 00:01
Daha bir ay önce siyasi iktidarın en üst düzeyde dem vurduğu “adâlet reformu”ndan artık söz edilmezken, Türkiye’nin kanayan yarasına dönüşen ve bütün ağırlığıyla dayatılan OHAL KHK’ları da siyasî polemiklerle muallel suni gündemin karambolünde âdeta unutturulmuş.

En son AKP kurucusu, hükûmet eski sözcüsü ve Meclis Başkanı Arınç’ın “KHK bir fâciadır, bu felâketi kimse savunamaz” diye yakındığı; aslında OHAL’in sona ermesiyle hükümleri sona ermesi kalması gereken KHK’larla yüz binlerce vatandaşın mağduriyeti sürdürülüyor.

“15 Temmuz”un akabinde 20 Temmuz 2016’da ilân edilen OHAL KHK’larıyla gasbedilen hakların iâdesine bariyerler konulmuş. Yüz binlerce vatandaşın mâruz kaldığı mağduriyetleri giderme perdesinde ihdas edilen OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu bunların başında geliyor.

HUKUKSUZLUKLARA “YASAL KILIF”

Bu açıdan yıllardır göreve iâde bekleyen vatandaşların taleplerini Komisyonu Başkanı’na ileten ana muhalefet partisi Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca’nın “Çalışma hakkı elinden alınan, yargı önünde suçsuzlukları ispatlanan insanlar için Anayasa Mahkemesi’nce (AYM) verilen ‘hak ihlâli’ kararları OHAL Komisyonunun insafına bırakılmış. Komisyonda AYM, mahkeme, savcılık kararları bağlayıcı değil, kurumların ‘amir görüşü’ esas alınıyor” tesbiti gerçeği ele veriyor. (gazeteler, 23.12.21)

Tesbit şu ki bağımsızlık ve tarafsızlığının tasfiyesiyle “siyasetin sopası” haline getirilen yargıya güvenin sıfıra indiği vartada siyasî iktidarın güdümündeki komisyon üzerinden hukuksuzluklara “yasal kılıf” geçiriliyor. 

Aslında Komisyon Başkanı’nın göreve iâde talepleri ile ilgili olarak “haklarında hiçbir delil bulunmaz ise ‘kurum görüşü’ istenilecek ve o görüş esas alınacak” savunması, komisyonun âdil sorgulama ve hukuka göre değil, yargıda aklanıp haklarının iâdesine karar verilen vatandaşların “kurum görüşü” perdesinde siyasi iktidarın atadığı âmirlerin “tâlimatlı görüşleri”yle mahkûm edilip cezalandırıldıklarının ikrarı olup maksadı ele veriyor.

Komisyon Başkanı’nın ‘Yargı kararları bizleri bağlamaz, mahkemelerden daha geniş kapsamlı soruşturma haklarımız var ve bu hakkı da sonuna kadar kullanacağız” fütursuzluğu, komisyonun kendisini Yargıtay’dan, AYM’den daha üstün gördüğünün itirafı oluyor.

Bu bakımdan Karaca’nın “O nedenle mi AYM’nin ‘hak ihlâli’ kararına rağmen haklarında beraat, tâkipsizlik kararı verilen yurttaşlarımızı göreve iâde etmemekte direniyorsunuz? Yoksa bir üst aklın onayını almadan kıpırdayamıyor musunuz?” tepkisi kayda değer. 

YARGININ ÖNÜNDE BARİYER...

Kısacası, bu gidişle karar bekleyen on binlerce dosyanın sonuçlanması yıllar alacağından, mağdurların bireysel başvuru hakkı ile AYM’ye ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gitmesine takozlar konuluyor. Yüz binlere ödemek durumunda kalacağı tazminatlardan kaçınan siyasî iktidar, komisyon mârifetiyle hak iâdesini engelleyip öteliyor, hukuku sürüncemede bırakıyor. 

Özetle, Komisyonun 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla doğrudan KHK’larla yapılan ihraçlara ilişkin 126 bin 630 başvurudan 112 bin 310’u hakkında verilen kararda sadece 13.170 müracaatın kabul edilip 99 bin 140’ının reddedilmesi, OHAL Komisyonu’nun OHAL KHK’larıyla dayatılan haksızlıkları ve yol açtıkları mağduriyetleri telâfi etmek için değil, hak ihlâllerini “yasallaştırmak”, hukuksuzluklara “yasal görüntü” vermek yanıltması amacıyla kurulduğunu ortaya koyuyor.

Oysa hukukçuların tahliliyle, önemli bir kısmı Meclis’ten geçirilen KHK’larla gasbedilen haklar yeni bir kanuni düzenlemeyle iâde edilebilir. Zira hukukun temel kriterlerinin başında gelen “mâsumiyet” karinesi ve “suç ve cezanın şahsiliği” esaslarına aykırı olarak hukukî tanımı olmayan, çoğu sahte ihbarlarla, istihbarat jurnalleriyle, “irtibat” ve “iltisak”la tek kelime savunmaları alınmadan sorgusuz - sualsiz yargısız infazla dayatılan yasa dışılıkların hiçbir hukukî itibarı ve kanuniliği yok. 

Bundandır ki OHAL KHK’larıyla dayatılan haksızlıkların giderilmesi için öncelikle hukukun tecellisi önünde bir set olarak konulan OHAL Komisyonu’nun derhal lağvedilmesi, hukukun önündeki engellerin kaldırılıp hukuksuz uygulamaların âcilen yargıya açılması gerekiyor.

Dört buçuk senedir, sözkonusu komisyon aracılığıyla, Anayasaya ve yasalara aykırı olarak OHAL KHK’larının ikamesi keyfiliğine artık son verilmeli. 

Okunma Sayısı: 4504
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • UMUT AKKURT

    20.1.2021 14:56:50

    Tespitleriniz çok yerinde Lakin mahkemelerin de artık hukuka göre yargılama yapması gerekiyor. önlerine gelen dosyalardan kanunda suç olarak sayılmayan bir çok eylemden yıllarca ceza alanlar var. Onların durumu ne olacak.

  • Kasım Özdemir

    20.1.2021 12:00:49

    Hiçbir suçum yok iken beraat ettim. Hac ibadetimi bile yapamadım. Dönüşümü bekliyorum görevime evde. Elli yıllık zihin ezberlerim bozuldu. Adalet kelamla inmiş yeryüzüne. İnsanlık onunla çok istisna zamanlarda tanışmış.

  • Mahir erbay

    20.1.2021 07:55:45

    Haksızlığı dile getirmeniz büyük bir alicenapliktir. Sizlere teşekkür ederim

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı