"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Duygularımızdaki (Gadab) kulluk

Dr. Dolunay Coşkun
20 Aralık 2018, Perşembe 01:05
Peygamberimiz (asm) ”Emr olunduğun gibi dosdoğru ol” âyeti geldiği zaman “Beni bu âyet ihtiyarlattı“ demesi ile dosdoğru yol üzere kalabilmenin zorluğunu ifade etmiştir.

Fatiha Sûresi’nin beşinci âyetinde “Bizi sıratı müstakim üzere hidayet eyle” manasındaki duâyı her vakit yapmamız, O’nun (asm) gibi dosdoğru olabilme yolundaki sır olsa gerek.

Peki, nedir ‘’Sıratı müstakim?’’ İstikametli, itidalli, vasat ve orta yol denildiği gibi, bütün duygularımızda adaletin tam tesis edildiği ve hakikî kul olabilmenin yolu olarak da açıklanabilir. 

Bediüzzaman, özetle; “İnsan bedeninde iskân edilen ruhun yaşayabilmesi için üç kuvvet ihdas edilmiştir. Bunlar; Birincisi, menfaatleri celp ve cezb için kuvve-i şeheviye-i behimiye, ikincisi, zararlı şeyleri def için kuvve-i sebuiye-i gadabiye, üçüncüsü, nef’ ve zararı, iyi ve kötüyü birbirinden temyiz için kuvve-i akliye-i melekiyedir. Lâkin insandaki bu kuvvelere, İslâm açısından ya da doğru yolu bulma açısından bir had ve bir nihayet tayin edilmişse de, fıtraten tayin edilmemiş olduğundan, bu kuvvelerin her birisi, tefrit, vasat, ifrat namıyla üç mertebeye ayrılırlar” der. Ruhumuza takılan bu duyguların, sınır konulmayarak serbest bırakılmış olması imtihan sırrını da içinde saklar.

Şimdi özellikle gadabi duygularımızda istikametli olmaya ve anlamaya odaklanalım. Anne rahmine ilk düşmemizle, varlık âlemine girişimiz de başlamış olur. Ruhumuzdaki bu kuvveler, annenin bütün hal ve hissiyatından etkilenmeye devam ederler.

Bu süreçlerde yanlış yaşanan duygular, algılamalar ve öğretilmişliklerle beraber ruha takılmış duygular da şekil kazanırken bu duyguların ifrat ya da tefrit halleri bu dönemde yerleşiyor. Kul olma şuuru ile kendimizi tanıma sürecinde bu duyguların istikametli hale getirilmesi çok önem kazanıyor.

Kuvve-i Gadabiye’ye baktığımızda öfke gücü ve duygusu, bize gelebilecek zararları defetme duygusu olarak da tanımlanabilir. İnsan, kendine zarar gelebilecek maddî manevi bütün etkilere karşı tepki verir. Bu korku kendini korumak üzere fıtrata konmuştur. Bu duygunun yeterli kullanılmadığı durumlara tefrit hali denir ki kişi, kendini dış etken ve zararlardan koruyamaz duruma düşer.

Herkes, zarar gelebileceğini düşündüğü ve zayıf olduğu noktalardan korkar ve çekinir. Gücünü, malını, makamını kaybetmekten korkar. Bu noktalar kişinin test edildiği imtihan evreleridir.

Gadab duygusunun aşırı kullanıldığı durumlara ise ifrat denir. Bu mertebe tehevvürdür ki, ne maddî ve ne manevî hiçbir şeyden korkmaz. Kişi bu duygulanımda, hayatına müdahale edildiğini hissettiği an hemen savunmaya geçer, öfke ile haklarını aramaya çalışır. Yeryüzünde ki bütün istibdatlar, tahakkümler, zulümler bu mertebenin mahsulüdür.

Haddi aşarak, aklın kontrolünden çıkan ve sonuçları düşünülmeden yaşanıldığında başkalarının hakları çiğnenmiş ve zulme edilmiş olur. Âyet ve hadislerde bu kontrolsüz öfkenin, tutulması, sabredilmesi ve af yolunun tercih edilmesi hep tavsiye edilmiştir ki imtihan başarıyla geçirilsin.

İfrat ve tefritten arınmış, sıratı müstakim olarak adlandırılan yol, Rabbimizin bizden istediği yoldur. Vasat olarak tarif edilir, orta yol ve şecaat olarak ifade edilir.

Şecaat yiğitlik, cesurluk manalarını da taşır. Korkulu anlarda dahi kalb kuvveti ile cesaretini muhafaza etme, hak için canını fedâ etme durumudur. Vazifesi olmayan işe karışmaz. Ne zillete düşme ne de zulmetme halini yaşamaz. Yani karıncayı ezmekten korkar bir hassasiyet yanında bütün dünyayı karşısına alacak kadar güçlü ve heybetli bir duruştur şecaat.

Şahsî hayatımızın dışında Sırat’ı Müstakim denen bu yolu aile, toplum ve devlet olarak da yakalamak gereklidir. Hali hazırda her ortamda şecaatli duruşa ihtiyacımız var. 

Şecaat ile insan, en küçük bir hakkın kaybolmaması için azamî çalışırken, dünyanın en ücra köşesindeki bir zulmün de takipçisi ve engelleyicisidir. Rabbi karşısında tam bir kul, zalimlere karşı şiddetli, mümin kardeşlerine karşı ise merhamet ve muhabbet dolu hale dönüşebilmek ümit ve duâlarıyla selâmette kalın inşallah.

Okunma Sayısı: 1468
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı