Neden bugünlerde birileri dinin açığını bulmak ve kusurlu göstermek için pusuda bekleyip, her fırsatı kollayıp vurmaya çalışırlar. Nedir din ile inanca ait değerlerle alıp veremedikleri? Bu neyin düşmanlığı? Bu neyin kızgınlığı?
Deist olan şeytan, Kur’ân’dan okuduğumuz üzere, Rabbinden müsaade istemişti. “İnsanların tekrar dirilecekleri güne kadar bana mühlet ver” dedi. Ve Rabbi “Sen süre verilenlerdensin” demişti. Sonrasında şeytan “Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi.”
İşte, o gün bugündür, onun ve peşinden koşanlarında vazifesi bitmiyor elbette. O ve yardımcıları hep uyanık ve her zaman tetikte. Son günlerde, Enes Kara’nın üzüntü verici ölümüyle, bunun üzerinden dine vurulmaya çalışılan darbelerin ardı-arkası kesilmemişken, önce o iffet timsali Hz. Meryem’e dil uzatılmıştı. Şimdi de şarkıcı Sezen Aksu, şarkı sözleriyle, bu kervana katıldı. Sosyal medyada, Twitter dünyası, iki cepheye ayrılmış durumda. Adeta savaş veriyorlar. ”Sezen Aksu haddini bil” ile ”Sezen Aksu yanındayız” hastagleri kapışıyor. Hz. Âdem’den beri süregelen, iman ve küfür mücadelesini bu olaylar bizlere yeniden hatırlattı. Devam etmekte olan iki cepheyi yeniden gün yüzüne çıkardı.
Bu eylemi yapanlar acaba, hayatın anlamı hakkında sorduğu sorulara cevap bulamayışı sebebiyle mi, yoksa cevaptan kaçarak, bulmak istemeyişinin cezasını, dine, dindara ve dinle ilgili sembollere atma sevdası içindeler mi? bilinmez. Sanatçının, 2017 yılında yazmış olduğu şarkısına, bugünlerde çekmiş olduğu, “Şahane Bir Şey Yaşamak” isimli klibindeki “Selâm söyleyin o cahil Havva ile Adem’e” sözleriyle sosyal medyada tepki toplayınca, gündeme düşüverdi. Klibinde, Hz. Âdem ve Havva’yı, cehaletle suçlayarak, aslında cevapsız kalmış sorularına, belki inancındaki boşluk ve itirazlarına, o özel ilk insanlara tahkir ve küçük düşürme ile bir isyan bayrağı açıyor olabilir mi?
Hz. Âdem (as) ki, Talimi Esma mu’cizesiyle, insanlığın bütün bilgi kodlarının yüklendiği ilk insan olma özelliğini taşıyor. Hz. Havva bu bilgiyi ondan öğrenen ilk kadın olma özelliğini taşıyor. Onlar ilmin başlangıcı iken, cahillikle suçlanıyor olmaları çok garip.
Anlıyoruz ki, toplum içinde saygın bir yere sahip olması gereken sanatçılar, kendi rollerini bir kez daha gözden geçirmeleri gerekli. Çünkü topluma malolan bu insanların her adımları her sözleri önem arz ediyor ve örnek teşkil ediyor. Bediüzzaman’ın gazeteciler için söylemiş olduğu ”Edipler, edepli olmalı“ tabiri vardır ya, biz de o zaman bu tabiri bütün sanatçılar için söyleyebiliriz. Toplumun göz önünde bulunan bir sanatçı, sanatını icra ederken asla, toplumun duygularını rencide etmeyecek bir yapıya sahip olmalıdır.
Kendi inanç(sızlık)ları varsa eğer, içinde yaşadıkları toplumun değer yargılarını, inanç sistemlerini, değer verdikleri şeyleri tahkir etme hakkını kendilerine asla veremezler.
Saygısız olan, kendi saygınlığını yok eder. Gözünü kapayan yalnızca kendine gece yapar.