“Ebedler tarafında ve zerreler âleminde iken ezel canibinden gelen ”Elestü bi-Rabbiküm” hitabını işiten ve “Kaalû belâ” ile cevap veren ervahlar,”1
Kâinatta önce insanlar ruh olarak yaratılmış ve Allah “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sorduğunda bütün ruhlar cevaben, “Evet sen bizim Rabbimizsin dediler.” 2 Neticede bütün ruhlar yaratıldığında Allah’a iman etmişlerdir. Ezelde Allah’tan başka hiçbir şey yoktu. Bunu bütün ilimler kâinatta ne varsa gelişim ve değişim kanunlarına tabi oldukları için sonradan var olduğunu neticede çöküp dağılacağını tasdiklemişlerdir. Yani kâinatta herşeyin bir yaşı vardır, bir fıtri ömrü vardır. Herşey fanidir, baki olan yalnız Allah’tır.
Kâinatın yaratılışına ve tanzimine baktığımızda mana ve mahiyeti ile ihtiyaçları sadece Allah tarafından bilinen insan için yaratılıp tanzim edildiğini sarahaten apaçık farkederiz. Aiem-i ervahtaki insanı bilmeyen ve ihtiyaçlarından haberdar olmayan bir güç, kâinatı ona göre tanzim edebilir miydi? Asla ve kata. Bilinmeyen ve ihtiyacından haberdar olunmayan biri için onun bütün ihtiyaçlarına eksiksiz cevap veren bir mekan hazırlanabilir mi? Elbette mümkün değil.
Kâinatın yaratılış ve tanzimine baktığımızda milyarlarca sene boyunca meydana gelen olaylarla ortaya çıkan neticeler hepsi insanın ihtiyacına göre en mükemmel bir şekilde tanzim edilmiştir. Milyonlar derece sıcaklıkta bir akıcı ateş halinde yaratılan dünyamız öyle kalsaydı insan üzerinde iskan edip yerleşemezdi. Sonra soğuyup kabuk bağladı. Litosfer dediğimiz taş küre oluşturuldu. Her insan gerek organizma gerekse kimyevi açıdan aynı maddelerden yaratılmış olmalarına rağmen kimse kimseye benzemiyor. Herkes genetik itibariyle farklılık göstermektedir. Halbuki her insanda aynı genler var. Fakat sonsuz farklı dizilişlerle birbirinden ayrılmışlardır. Aynen bunun gibi kâinatın ve arzın ilk ana maddesi aynı, en küçük parçası olan atom yapısı da aynıdır. Ancak farklı dizilişlerle Allah aynı maddeden kimya biliminde bilinen elementleri birbirinden farklı kılmıştır. Bu farklı elementlerin yeryüzünde yayılışı da insanın ihtiyacıyla mütenasiptir, uygundur.
Soğuyup kabuk bağlayan arzımızın tamamen demir olduğunu farzetsek üzerinde toprak oluşmayacağı için istifade edemiyecektik. Ancak suda eriyip dağılabilen ve sıcak soğuktan etkilenip parçalanarak toprak oluşan silisyum bileşikli kayaçlar ve kireç taşları hakim kılınmış. Diğer madenler de dağların karnında saklanmııştır. İhtiyaca göre insanların istifadesine sunulmuştur
(Devam edecek)
Dipnotlar:
1) Şualar., 2) A’raf suresi ayet 172