17 Ekim Pazar öğleden sonraydı.
Telefonumdaki ses “Selâmün aleyküm! Durmuş Ali Abey!” diyen Mehmet Ali Söyler kardeşime aitti. Kesik kesik öksürük sesleri arasında sanki müjde verir gibi “Ağabey şimdi aradılar. Korona testim pozitif çıkmış. Filyasyon ekibi geliyormuş.” diyordu. Birden ölüm hatırıma geldi. İrkildim hem de üzüldüm. Gençti, hizmet-i imaniyede en verimli dönemiydi.
Rahatsızlığı sebebiyle sürekli yanında bulunup alakadar olduğu kızı Ayşenur’un namaz kılmasının beraberce risale okuduklarının mutluluğu içinde ömrünün en bereketli günlerini yaşıyordu.
Hep eskiye takılıp kalanlara memleketi olan Gediz’lilerin kullandığı bir sözü çokca tekrarlardı: “Abey bunlar hep Gaban Amat’tan tıraş oluyorlar.”
Bu söz benim zihnimde Mehmet Ali kardeşimle özdeşleşmişti. Eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlal diyenlerdendi. Ancak siyasette Gaban Amat’tan tıraş olmayı severdi. Fakat hakkı hak bilip adalete taraf olanlardandı. 1976’da Gediz Murat Dağı’nda Nur Yaylası’nda bizimle beraber nurun sırrına erenlerdendi. O zamandan beri hep Abey! diye hitap ederdi. Yıllar sonra Çanakkale’de aynı dönemde ayrı okullarda da olsa görev yapmıştık. Allah razı olsun, üzerimizdeki Nur hizmetinin ağır yüküne eşi Hamide Hanım’la beraber omuz verip el uzatmışlardı. Hizmetimiz fevkalade yücelirken bizler rahatlamıştık. Urfa Harran Üniversitesi’nde çalıştıkları yıllarda biz de Manisa CBÜ’de görevliydik. Ortak arkadaşlarımız çoktu. Bunlardan ikisinin Mehmet Ali kardeşin ölümü üzerine paylaşımlarını duaya vesile olması dileğiyle burada paylaşmak istiyorum.
Mustafa Zerin: “Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah. 15 yıl Urfa’da beraberdik. O benim hocamdı. Abimdi. Sadıcımdı. Ders arkadaşımdı. Takdir-i Hüda böyleymiş. İmanına şahidiz Yarabbim. Başımız sağolsun.”
Veysel Kasar: “Ölüm de, hayat da RABBİMİN TAKDİRİ.
Vefat eden MEHMET ALİ KARDEŞİM’in SON MESAJİ: ‘....Rabbim bizleri böyle imtihandan gaflete düşmeden çıkmayı nasip etsin. Saadet-i ebediyeye mazhar, günahlarımızı keffaret olmasını dilerim.’ Bu hastalık M. Ali kardeşimin fani dünyadan ebedî dünyaya terhis sebebi oldu. Fakültede öğrencilik yıllarımız beraber geçmişti. Allah rahmet eylesin.
Rabbim kabrini Cennet bahçelerinden bir bahçe eylesin. Rabbim kabir azabından korusun. Rabbim yakınlarına sabırlar versin. Rabbim amin diyen kardeşlerimizin de geçmişlerine rahmet eylesin. Bizlere de rızasını kazanacak bir yaşama nasip eylesin
Aminnn..”
Belki garip bir hissediş, belki de bir dilekti aylardır eşine “Ben korona ile şehid olmak istiyorum” diye söylenip durmuş. Gerçi aşılarını yaptırıp tedbir de almış. Ancak mü’minin sözü duâ yerine geçermiş derler. Demek duâsı kabul olmuş. Hatta hastaneye yatırılıp entübe edilirken doktoruna; “Şimdi beni uyutacaksınız. Uyuyup uyanamamak var. Aileme, bütün beni tanıyanlara haber edin. Hepsine haklarımı helâl ediyorum. Onlar da bana olan haklarını helâl etsinler” demiş.
Sonrasında yüksek sesle başlayıp giderek kesilen bir ses tonuyla mırıldanmıştır: “EŞHEDÜ ENLA İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDUHU VE RESULUHU. Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resuluhu. Eş h e d ü en la iii la he illallah ...”
Entübe edilip uyutulmuş, bir daha bu âleme dönüp bakmamış. Tebdil-i mekânla başka âleme göç eylemiş, malik-i hakikisine kavuşmuştur.
Ruhuna Fatihalarla Allah’tan rahmet diliyoruz. Başta eşi değerli bacımız Hamide Hanıma, çocuklarına, camiamıza ve bütün sevenlerine başsağlığı diliyorum.