"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Squealer medya

Erat KOCAOĞLAN
20 Ağustos 2014, Çarşamba
Hemen belirteyim ki “Squealer” bir domuz. Ünlü edebiyatçı George Orwell’ın meşhur “Hayvan Çiftliği” kitabında geçen ve gerçek hayattaki medya organlarına denk bir işlevi yerine getiren, çiftlikteki Napoleon iktidarının propagandasını yapan oportünist bir domuz.
Hayvan çiftliğini okuyanlar bilir. Çiftliği başlarda Napoleon ile Snowball domuzları beraber yönetmeye çalışırlar. Ancak Napoleon belli bir yerden sonra antidemokratik ve planlı bir şekilde Snowball’ı saf dışı ederek tek başına çiftliğe hükmetmeye başlar. Normal şartlar altında Napoleon da diğer hayvanlarla aynı haklara sahiptir. Yani onlardan üstün olmamakla beraber her türlü eşittirler. Ama Napoleon, zamanla çiftlik hayatı için konulan kanunları unutarak ya da değiştirerek iktidarın nimetlerini kendi keyfi için kullanan bir mecraya kaymıştır. Bu hal zamanla diğer hayvanlar arasında fark edilir ve ufak ufak şikâyetler başlar. Fakat ortalıkta dolaşan bu eleştiriler büyümeden çiftliğin köpekleri tarafından susturulur. Yani Napoleon’un muhafızları tarafından. Biri bir şeye itiraz etse köpekler hemen “hır”layıverip sesi keser. Böylece kimse Napoleon’un iktidarına karşı sesini yükseltemez. Bu durumda diğer hayvanlar onu istediği gibi eleştirip yargılayamıyorlar.
Kitabın özetine girmeden nazara vermek istediğimiz Squealer karakterine dönecek olursak şunları söyleyelim: Napeleon’un sağ kolu da olan Squealer, diğer hayvanları etkileyecek bir hitabet yeteneğine sahip. Ne zaman kurallardan biri değiştirilecek olsa, bunun her şeyin daha iyi olması için gerekli olduğunu söyleyip “Tamam yaptık, ama bir sor neden yaptık” tavrını benimseyen biri. Napoleon’un yaptığı yolsuzluklara, kanunsuz işlere, kendisini de bağlayan kuralları takmamasını sürekli meşrû bir gerekçeye bağlayan karakter...
Sadece iktidar yanlısı gazete ve diğer yayın organları için demiyorum. Ben her türlü gayri ahlâkın, hukukun, insan hak ve hürriyetlerinin mevzu bahis olduğu yerde başka Napoleon’ların Squaeler’ası olmaması gerektiğinden bahsediyorum. Bugün sair Müslümanların çıkardığı sair gazetelerde kıyasıya bir rekabet ve birbirlerini üslûbun iflâs ettiği şekilde nasıl itham ettiklerinden söz ediyorum. Hangi taraf ne kadar doğru? Kim tamamen haklı veya tamamen haksız? Her iki tarafta da duran “hak” neden görmemezlikten geliniyor? Ya da yanlış neden tarafların haklı yönlerini de kapatıyor? Maalesef bu ölçülere dikkat edip, Bediüzzaman Said Nursî’nin dediği “Hakkın hatırı alidir, hiçbir hatıra feda edilmez” prensibini esas tutmak çok mu zor? Evet, hakkın hatırı büyüktür. Napoleon kim olursa olsun, feda edilmemeli.
Ne Napoleon ne de Squaeler olmak gerekmiyor. Maruf her tarafta iyi. Münker her tarafta kötü. Siz sadece hakikati ağzınızı ekşitmeden söyleyen Müslümanlar olun.
Okunma Sayısı: 6019
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı