"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Köşemizin adı: Birinci Avrupa

Ahmet Said Aydil
17 Mayıs 2025, Cumartesi
Gazetemizin sadece dijital versiyonunu takip edenler fark etmemiş olabilir; ancak baskılarda köşemizin adı açıkça yazıyor: Birinci Avrupa.

Bu ismin kaynağı, Bediüzzaman Said Nursî’nin “Birinci Avrupa – İkinci Avrupa” ayrımıdır. Biz bu köşede, Birinci Avrupa’nın yani insaniyet, hak, hukuk ve vicdan eksenli Avrupa’nın savunusunu yapıyoruz. Aynı zamanda Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini destekleyen, bu yolda karşılaşılan sorunları ve fırsatları ele alan yazılar kaleme alıyoruz.

Örnek: https://www.yeniasya. com.tr/ahmet-said-aydil/birinci-avrupa-yi-anlamak_602240 

Hedefimiz, AB üyeliği konusunda okuyucularımıza bir perspektif sunmak ve bu sürecin gerekliliğini, zorluklarını ve avantajlarını açıklıkla tartışmaktır. Web sitemizin yazarlar bölümünde yayımlanmış yazılarımız incelendiğinde, Türkiye’nin eksiklerini dürüstçe ele aldığımız, AB’nin tutarsızlıklarını da açıkça eleştirdiğimiz birçok yazı görebilirsiniz.

Ancak bu denge bazen yanlış anlaşılabiliyor. Türkiye’yi eleştirdiğimizde “AB hayranlığı” ile, AB’yi eleştirdiğimizde ise “iktidar yanlılığı” ile itham edilebiliyoruz. Oysa her yazının bir sınırı vardır: Konu bellidir, kelime sayısı sınırlıdır. Her yazıya her meseleyi sığdırmak ne pratik ne de etkili olur. Ayrıca her yazar her konuda yazmak zorunda değildir. Gazetelerde örtük bir iş bölümü vardır. Kimisi iç politikaya odaklanır, kimisi dış politika yazar vs. Biz hem yaşadığımız yer, hem de akademik altyapımız sebebiyle Avrupa meselelerine yoğunlaşıyor, özellikle de AB–Türkiye ilişkilerinin kesişim noktalarına odaklanıyoruz.

Bazı yazılarımız doğrudan AB–Türkiye ilişkileri hakkında görünmeyebilir; ancak temelde hep aynı doğrultuda, yani Birinci Avrupa perspektifinden bir bakış sunuyoruz (Suriye hakkındaki yazılarımızda bile AB modeli idealli bir anlatı söz konusudur). Örneğin son yazımızda, Türkiye’de uzun süredir egemen olan “Avrupa merkezli modernlik” anlatısını eleştirdik. Bu eleştiri bugün sadece marjinal bir yaklaşım değil; aksine sosyal bilimlerde giderek daha fazla kabul gören bir sorgulama alanıdır. Ayrıca bu yaklaşım, Bediüzzaman’ın hem Divan-ı Harb-i Örfî’de İttihatçılara, hem de Millî Mücadele döneminde Mustafa Kemal’e yönelttiği temel eleştirilerden biridir.

Yazılarımızı bütünlük içinde takip eden okuyucularımız, Avrupa Birliği üyeliğine olan desteğimiz ile bu tür kültürel ve ideolojik eleştirilerimiz arasında bir çelişki olmadığını, tam tersine bunların birbirini tamamlayan bir tutarlılık içinde olduğunu fark edeceklerdir.

Yazılarımızda her seferinde siyasî pozisyonumuzu beyan etmek gibi bir zorunluluğumuz yok. Zira bu köşe ne bir muhalefet ne de bir iktidar manifestosu. AB ile Türkiye ilişkilerini anlamaya çalışan, yer yer eleştiren, yer yer destekleyen; ama her şeyden önce ilkelere ve değer odaklı bir bakışa sadık kalmaya çalışan bir çizgide ilerliyor.

Haydar’a “Haydo” derseniz Haydar düşmanları sizi sever, “Haydar Ağa” derseniz hayranları... Ama sadece “Haydar” derseniz, az kişi alkışlar. Yine de doğrusu bu değil mi? Ne eksik, ne fazla. Samimiyetle, dosdoğru olmaya çalışmak. Hatalar elbette olur; ama niyetin doğruluğu, yazının da yönünü belirler.

Bu yüzden köşe yazılarını tek tek değil, bütüncül okumak daha sağlıklı olacaktır. Aksi halde kendi hassasiyetlerinize göre “olmayan boşluk”ları, sizin tahayyülünüzdeki taşlarla doldurmaya çalışır; yazarın ne dediğinden çok, ne demediğine takılırsınız.

İyi anlaşılmak dileğiyle…

Okunma Sayısı: 1140
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nagehan

    17.5.2025 20:22:55

    "Fazladan izahat, lisanen kabahattir" demeyip, meramını, anlaşılır kılma çabası, hasıl oluyor bazen insanda. // "Birinci Avrupa’nın yani insaniyet, hak, hukuk ve vicdan eksenli Avrupa’nın savunusunu yapıyoruz." demişsiniz de; her iki Avrupa(kuruluş gayesi/haçlı komitesi!?) her zaman için 'kendine Avrupa!' olmamış mıdır? Ki yeri gelir, satranç oynar.! // -İstekleri yönünde tavizler verdirse de- halkının çoğunluğu müslüman olan Türkiye'yi, bünyesine, niçin dahil etsin? // Hürmetler, Selâmet ile.

  • Raşit örenel

    17.5.2025 08:32:08

    Selamünaleyküm. Geçen yazınız ve yapılan yorumlar üzerine bu yazıyı yazdığınız görülüyor. Birinci Avrupa ve onun mahsulü AB konusunda görüşleriniz de olumludur, doğrudur. Zaten bir Yeni Asya yazarından aksi de beklenemez. Kısa bir köşe yazısında sürekli olarak meselenin her boyutunu ele almak ta mümkün olmayabilir, fakat takdir etmek lazım ki, kesin hüküm ortaya koyduğunuz bazı ifadelere düşebileceğiniz kısa bir şerh sizin yanlış anlaşılmanızın önüne geçebilir. Zira günlük hayatın hay huyu içinde, okurlar her yazarın her yazısını sürekli diğer yazılarını da akılda tutarak okuyamazlar, hem herkes sürekli okur da olmayabilir, tek yazı okur geçer, o yazıdan alacağını alır arkasına bakmaz, onlara yardımcı olacak küçük şerhler hem okurunuz hem de sizin için daha iyi olacaktır kanaatindeyim.

  • S. Pelin Kurukahveci

    17.5.2025 08:31:00

    Bir fikir adamı görüşlerini çekinmeden ifade edebilmeli. Eleştiriye açık, tutarlı, sağlam argümanlı fikirlerin ifade edilmesi okuyucuyu zenginleştirmek anlamı taşıyacağını unutmamak gerekiyor.

  • S. Pelin Kurukahveci

    17.5.2025 08:29:17

    Değerli genç yazarımızı desteklememiz lazım. Almanya'da yaşayan biri olarak ve entelektüel çaba içerisinde bir kardeşimiz olarak görüşleri önem arz ediyor.

  • Semanur Tunoğlu

    17.5.2025 00:39:18

    Kendileri gibi düşünmediğiniz için sizi suçlayanların anlamadığı şey, onlar gibi düşünseydiniz bu yazıları yazmaya neden ihtiyaç duyacaktınız? Bizatihi varlık sebebinizi inkar etmenizi istiyorlar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı