“Süreç”in en çok tartışılan handikaplarının başında terör örgütünün “fesih bildirisi”nde “silâhlı mücadelenin sonlandırmasını “PKK adıyla yürütülen eylemler”le kayıtlaması geliyor.
Bu kayıt, öncelikle Cumhurbaşkanı ile iktidar partisi sözcülerinin her fırsatta “PKK’nın yanısıra PYD/YPG ile uzantıların hepsi lağvolacak, silahları bırakacaklar” iddiasını boşa çıkarıyor. Bütün milletin önünde “Türkiye’nin sınırında asla ‘teröristan’a müsaade edilmeyecek!” vaadini peşinen berhava ederken, terör örgütü elebaşlarının şımarıkça “PKK kendini feshetmiyor, dönüşüyor” pervasızlıklarını ifşa ediyor.
Bilindiği gibi terörist başının 17 Mayıs 2005’te kurduğu kısa adı KCK olan “Koma Civakên Kurdistanê” dedikleri çatı örgüt “Kürdistan Demokratik Toplum Konfederalizmi”nin asıl amacı “federatif özerklik” olarak açıklanmıştı. “İlk çözüm süreci”nde “İmralı tutanakları”nda Öcalan’ın “stratejik özerklik”le terör örgütünün Irak’tan sonra Suriye’de de bir alanı kontrolle “özerklik”ten sonra devletleşme”nin altyapısının oluşturulması “tâlimatı” medyaya yansımıştı.
“DÖRT ÜLKEDEKİ ÖRGÜT PARÇALARI”NDAN…
En son 28 Nisan’da yine terörist başının çağrısıyla Kamışlı’da sınıra sıfır noktada Kuzey Irak, Kandil ve Suriye’deki terörist elebaşlarının katıldığı KCK kongresinde “federasyonla Irak, İran, Suriye ve Türkiye’deki unsurların özerklikleri”ni ilân etmeleri çağrısı yenilendi.
Buna göre, “âlem-i İslâma bir suikast olan gaddarâne Sevr muahedesi” ile “Sykes-Picot taksimi”nin günceli olan BOP’la sözkonusu “dört hedef ülke”de “adem-i merkeziyet” ve “bölgesel etnik yapılanmalara dayalı” tefrikaya zemin hazırlanacak. Bu “plân”la ABD’nin işgaliyle Irak’tan koparılan Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi gibi Suriye’nin kuzeyinde kurulacak “otonomi”ye “İran Kürdistanı” ve Türkiye’nin güneydoğusundaki “özerk bölgeler” eklenecek. Ardından da dört parçanın bir araya getirilmesiyle “KCK-PKK devleti” oluşturulacak.
Vakıa şu ki emperyal ecnebîlerin on iki yıl süren ağır ekonomik ambargoyla ifna edip işgaliyle Irak’ın tefrikaya sürüklenmesi gibi on bir yıldır taşeron örgütler üzerinden iç savaş kargaşasını alevlendirdikleri ve İsrail’e sürekli bombalatıp işgal ettirdikleri Suriye’nin savunma mekânizmasının tahribi ve işgali bu maksatla yapıldı, yapılıyor.
Yine bu maksatla Öcalan’ın “oğlum” dediği Mazlum Abdi’nin peşinen “silâh bırakma çağrısı”nı reddedip, ABD’nin silâhlandırıp palazlandırdığı 100 bin militanlı işbirlikçileri PYD/YPG’ye “özerklik” perdesinde “uydu devlet” kurduruluyor.
TERÖR ÖRGÜTÜNE “UYDU DEVLET” KURDURULUYOR!
Belli ki fesad üreten “yerli”-yabancı istihbarat servislerince kırk yedi sene önce Öcalan’a kurdurulan, akabinde CIA ve yabancı servislerin kontrolüne alınıp Türkiye ile bölge ülkelerine yönelik terörde istimal edilen PKK’nın “kullanılma miadı” dolmuş, artık ihtiyaçları kalmamış.
Bundandır ki PKK’nın terör ve tefrika fitnesi işlevi, Kuzey Irak’taki PÇK ile Kandil‘deki HPG’nin yanısıra Suriye’nin yüzde 30’unu aşan alanda su, doğalgaz ve petrol rezervleriyle verimli toprakları üzerinde kurdurulan emperyallerin “vekâlet savaşı”nda maşa olarak kullandıkları emperyal güdümlü PYD/YPG’ye devrediliyor.
Neticede, PKK’nın “fesih açıklaması”na Irak, Suriye ve Avrupa’daki uzantıları uymuyor. “emperyalistlerin asırlık plânları ölümcül bir darbe yemiyor, kanlı hançer söküp atılmıyor.”
Çarpık olan, “otoriter rejim”in tahkimiyle Cumhurbaşkanı’nın dördüncü kez yeniden aday olup ömür boyu iktidarda kalması siyasî operasyonu karşılığında Ankara’dakilerin Türkiye’nin sınırında “teröristan fitnesi”yle Müslüman komşu Suriye’nin de bölünüp parçalanmasını -söylemlerin aksine- kabullenmeleri.
Saray iktidarına medhiyeler dizen “yandaş meddah yorumcular”ın kapalı kapılar arkasındaki “pazarlıklar”la kotarılan bu vahim tavizi canhıraş karambola getirip güzellemelerle yanıltmaya yeltenmeleri bundan.
Ama nafile; zira “Bir dane sıdk, yakar milyonla yalanı. Bir dane-i hakikat, yıkar kasr-ı hayali.” (Sözler, Lemeat, s. 795.)