"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barıştan mahrum ülke

Faruk ÇAKIR
03 Mart 2021, Çarşamba
Gerçek anlamda bir ‘dünya barışı’ndan söz edilecekse sadece bazı ülkelerde değil, bütün dünyada, bütün ülkelerde barış temin edilmiş olması gerekmez mi?

İnsanlık, iki büyük ‘dünya savaşı’ndan sonra çarenin savaşta değil barışta olduğunu anladı ve barışı temin etme iddiasıyla Birleşmiş Milletler’i kurdu. BM’nin ilân edilen kuruluş maksadına bakıldığında çok haklı ve çok isabetli olduğu anlaşılıyor. Bütün ülkelerin ve bütün milletlerin barışa kavuşmuş olması ve huzur içinde yaşaması çok iyi ve haklı bir hedef değil mi? Peki, aradan bunca yıl geçtikten sonra geriye dönüp bakıldığında Birleşmiş Milletler’in başlangıçta ilân edilen hedefe ulaştığı söylenebilir mi?

BM’nin, ilân edilen hedeflere ulaşamadığı doğru. Bu sebeple en başta ‘5 büyük ülke’yi kınamak herkesin hakkı. Ancak benzer maksatlarla kurulan ve İslâm ülkelerini temsil eden İslâm İşbirliği Teşkilâtı (İİT) bu yolda üzerine düşen vazifeleri yapabildi mi? 

İİT’nin de BM gibi başlangıçta ilân ettiği hedeflere ulaşamadığı herkesin bildiği bir konu. Bu bakımdan İslâm ülkelerinin idarecilerinin ikaz edilmesinde büyük fayda vardır. İslâm ülkeleri barışa ve huzura kavuşmuş olsa bu durum dolaylı olarak ‘dünya barışı’nın da önünü açmış olmayacak mıydı? Boş övünmeleri bir yana bırakıp bu temel dertlere çare aramak icap etmez mi?

Pek çok İslâm ülkesi savaşlarla, kavgalarla ve kargaşalarla uğraşıyor. Bu ülkelerden biri de Afganistan. Ülkenin içinde bulunduğu duruma bakılıp, A(h)ganistan ya da Af(k)anistan denilse yeridir. 

Nitekim, Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani, uluslar arası toplumun, Afgan halkını 40 yıldır barıştan mahrum bıraktığını söylemiş. Cumhurbaşkanı Gani, Güvenlik Güçleri Günü sebebiyle Kabil’de Savunma Bakanlığı’nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Afganistan halka yönelik devam eden savaşın insanlığa, adalete ve hakikate aykırı olduğunu, İslâm ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirtmiş. (aa, 27 Şubat 2021)

Cumhurbaşkanı Gani şunu da söylemiş: “Uluslar arası toplum, 40 yıldır büyük bir tarih, parlak bir medeniyet ve dinamik insanları olan Afganistan’ı en temel hakları olan barıştan mahrum bıraktı ve bu kabul edilir değildir, biz kalıcı ve onurlu barış istiyoruz.”

Esasında bu haklı serzenişin ilk muhatabı dünya ülkeleri ve BM yetkilileri olsa da, ‘İslâm dünyası’nın da bu çağrıdan, bu tesbitten ve bu serzenişten alması gereken dersler vardır. Bir İslâm ülkesi olan Afganistan’ın bu halde olması sadece Afganistan’ın meselesi midir? Arada yaşayan insanların fakr-u zaruret içinde ve barışa hasret kalmış olması bizim ve bütün İslâm dünyasının da derdi değil midir?

Kim ne derse desin. Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani, tesbitinde çok haklı: Afganistan’da halka yönelik devam eden savaşın insanlığa, adalete ve hakikate aykırı olduğunu, İslâm ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı tartışmasız doğru bir tesbittir.

İnşallah başta Afganistan olmak üzere bütün İslâm âlemi ve tabiî ki insanlık en kısa sürede barış ve huzura kavuşur...

Okunma Sayısı: 1664
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı