Pakistan, kuruluşundan bu yana ülkemizle iyi ilişkiler yürüten, dertli bir İslâm ülkesidir.
15 Ağustos 1947 yılından evvelki tarihi Hindistan ile aynı olan Pakistan, yakın zamana kadar ne yazık ki siyasî darbelerden kurtulabilmiş değildir. Askerî darbelerin ardı sıra geldiği bu ülke, darbe tarihi yönüyle Türkiye’ye de benzetilebilir.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, Rus esareti sonrası uğradığı Tiflis’de (1918) karşılaştığı Rus polisine “İşte Hindistan, İslâmın müstaid bir veledidir; İngiliz mekteb-i idadîsinde çalışıyor” demiştir. Hindistan için söylenen bu sözün esasında günümüz Pakistan’ı için sarf edildiği söylenebilir. “İslâmın müstaid bir veledi (İstidadı olan, kabiliyetli, uyanık, anlayışlı, akıllı)” olan Pakistan inşallah sıkıntılarını geride bırakır ve bu hedeflere ulaşır.
Urduca dilinde “Çok yaşa Pakistan” anlamındaki “Cive Pakistan [jevay, Pakistan]” sözü de çok meşhurdu. İşte bu dertli İslâm ülkesinde genel seçimler yapıldı ve yeni bir siyasî iktidar ortaya çıktı.
Seçimleri kazandığı ifade edilen İmran Khan ve Pakistan hakkında hazırlanmış bir dizi twitter mesajı bu dertli İslâm ülkesini tanımak isteyenlere yardımcı olabilir. Twitter’daki [Tolga] (@Tanolcayy) hesabından yapılan değerlendirmelerin geniş bir özetini aktarmakta fayda var. Şöyle:
“Pakistan İslâm âlemi ve bizim için çok önemli bir ülke… Türkiye’nin kadim dostu… Resmî dili Urduca ve İngilizce… Pakistan; Pencap, Afgan, Keşmir, Sind ve Belucistan isimlerinin baş harflerinin yan yana gelmesinden meydana gelip, mana itibariyle “temiz ülke” demektir. Pakistan 1947 Yılında Muhammed Ali Cinnah liderliğinde bağımsızlığını kazandı. 1956 yılında Cumhuriyet oldu. Konumuz olan İmran Khan, zengin ve iyi bağlantıları olan bir Lahor’lu (Pakistan’ın ikinci büyük şehri) [İmran Khan] Oxford’da okudu..
“İmran Khan İngiltere’de yaşarkan ünlü Yahudi İş adamı Jimmy Goldsmith’in kızı Müslüman Jemima ile evlendi, ancak 2004 yılında boşandılar. İmran Han, 1997 yılında ‘ADALET için BİRLİK’ partisini kurdu. İmran Khan’ın son dönemde yıldızı parladı ya da parlatıldı. İslâm’ı sahiplenen, ama geleneksel yaklaşımı dışlayan yenilikçi bir tarza sahip. Üç konuya güçlü vurgu yapıyor: 1- Demokrasi 2- Eğitim 3- Adalet
Ülkede adalet ve demokrasinin iyi tesis edilmesiyle işsizlik, fakirlik ve kadın sorunlarının aşılacağına inancı tam. Ülkedeki İslâmî eğitimin ve Müslüman âlimlerin çağa cevap veremediğini ve geri kalınmasında payları olduğunu dillendiriyor. Diyor ki; ‘Batı’nın İslâm Dünyası’ndan daha ileride olmasının başlıca sebebi demokrasidir. Bir ülkede demokrasi ne kadar ileri olursa refah da o kadar fazla olur. Sadece hür insanlar gelişebilir.’ Ve ekliyor ‘İkincisi idare şekliniz; ne kadar iyi idare edilirseniz refahınız da o oranda artar. İyi yönetilirseniz, adaleti tesis ederseniz yolsuzluklar azalır. Üçüncüsü ise acil bir eğitim planı. Hiçbir toplum eğitim olmadan gelişemez. İnsanlara yatırım yapmamız şart.
Ülkede ‘Tarihte refah devletinin ilk örneği’ olan ‘Medine Devleti anlayışını’ izlemek istediğini ifade eden Han, Pakistan’da herkesin dahil olduğu insanî bir sistemi hayata geçirmeyi arzu ettiğini söylüyor. Yapılan seçimlerde (25 Temmuz 2018) İmran Khan’ın partisi birinci parti çıktı. Ve oyunu 2.5 kat arttırarak 119 sandalye kazandı. Bakalım İmran Khan ‘Sivil bir Sisi’ mi olacak yoksa Muhammed Ali Cinnah’tan sonra Pakistan’ın yeni kahramanı mı olacak?”
Değerlendirmeler özetle böyle. İmran Khan’ın, demokrasi, eğitim ve adalet vurgusu çok önemli. Bizim de temennimiz İmran Khan’ın Pakistan’ın dertlerine derman olması...